--------------KENT NOTLARI------------------
Bir sosyal medya paylaşımı
bana eski defterleri açtırdı
Değerli dost İbrahim Gençkurt, Facebook’taki “Çorum Yerel Tarih” Grubu’nda geçtiğimiz günlerde, benim, Basın İlan Kurumu belgeselinde yer verilen ve Kurum’un dergisinde de yayınlanan 4 fotoğrafımı paylaştı.
Biri, Selanik Atatürk Evinde, Halter Milli Takım Kafile Başkanı sıfatıyla şeref defterini imzaladığım, büyük gurur ve onur duyduğum fotoğraf…
Belgeselden bir fotoğrafım ve 1970’li yıllardan (sanırım 1976’dan) kalma bir gençlik fotoğrafım…
Dördüncü fotoğrafta ise, rahmetli Abbas Kefçeli abimle, dönemin Sosyal Güvenlik Bakanı Hilmi İşgüzar’ı benzinlikte yakalayıp güncel bir konuda beyanat alışımızın fotoğrafı…Ben o zaman Çorum Gazetesi Genel Yayın Müdürü, TRT ve Hürriyet muhabiriyim. Abbas abi de Tercüman muhabiri…
Tam tabiriyle “tarihten bir yaprak”…
Çok mutlu oldum, İbrahim Gençkurt kardeşime teşekkür ettim.
*
Sevgili arkadaşım, meslektaşım İlhami Türksal, uzun saçlı, İspanyol paça pantolonlu, geniş yaka ceketli ve geniş kravatlı o gençlik fotoğrafımı, önceki yıl çerçeveleterek bana armağan etmişti. Halen, masamın en değerli aksesuarı olarak muhafaza ediyorum.
Bu fotoğraf “Çorum Yerel Tarih” Grubu’nda paylaşılınca, sevgili İlhami bu kez “yapay zeka” yoluyla hem duruşumu değiştiren bir fotoğraf, hem de beni hareket ettiren bir video oluşturmuş.
Kendisine buradan da çok teşekkür ediyorum.
*
İlhami Türksal, şu mesajı da paylaştı o arada:
“Ben o yıllarda henüz yoktum ama gazeteciliğin mürekkep kokan o efsane dönemine hep saygı duydum.
1970’lerin zorlu şartlarında habercilik yapmış, mesleğin çınarlarından, değerli dostum ve büyüğüm Mehmet Yolyapar’ın bu fotoğrafını yapay zeka ile canlandırdım. Siyah beyaz bir karede donup kalan o bakışlar, teknoloji sayesinde sanki bugünmüş gibi hareketlendi.
Gazeteciliğin sadece bir iş değil, bir tutku olduğu zamanlara selam olsun.”
*
Emekli Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ruhi Kayıkçı, bu paylaşımın altına şöyle yazdı:
“Ben nereden geldiğini, nasıl, ne şartlarda okuduğunu bilen birisiyim.
Bıyıkoğlu kiremit ve tuğla fabrikasında çalışmaya başladığımda beşinci sınıfı bitirmiştim. Lokman fırınında sıra tutuyor, ızgara yapıyor, kamara temizliyordum ateşli küllerin içinde…
Sanırım lise öğrencisiydi. Sessiz, efendi kişiliği insana saygısı ta o yaşımda dikkatimi çekmişti. Asla sıra bozmaz, kaynak yapmaz, şamata yapmaz, sırasını beklerdi. İnsanlığına, saygılı davranışına hayrandım Mehmet Ağabeyin.
Hep öyle yaşadı hayatı, Çorum’u seven, azimli-kararlı, saygın kişiliğiyle.
Sağlıklı ve mutlu, uzun ömürler dilerim.”
*
Yine pek çok dostum, kardeşim yorumlarıyla beni mutlu ettiler. Örneğin, lise yıllarından beri görmediğim arkadaşım, emekli müze müdürlerinden Mehmet Yaldız, şu mesajı iletti:
“Değerli gençlik arkadaşım, adaşım, yıllardır Çorum’a gelemediğim için hiç görüşemedik, ama çalışmalarını uzaktan da olsa izliyorum. Kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.”
Emekli Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Fevzi Eker ise, “Çorum sevdalısı Mehmet Yolyapar dostum, Çorum halkının aydınlanması ve kentimizin kalkınması için çaba harcayan, emek veren mücadele insanıdır. Beyefendi kişiliği ile örnek bir insan olan arkadaşıma sağlık, sevgi ve mutluluk dolu, huzurlu bir yaşam dilerim” ifadelerini kullandı.
Doğan Ergül, kısa ve öz yazmış: “Üç rakamlı yaşlara, sağlıkla…”
Daha nice güzel ifadeler, henüz “üç rakamlı” değilse de “üç çeyrek” yaşımda beni mutlu eden…
*
Ruhi Kayıkçı kardeşimin paylaşımı, beni uzun yıllar öncesine götürdü.
Elimde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün “soy belgesi” var. 1846 doğumlu Süleyman dedemiz, Çorum Merkezinde, şimdiki adıyla Yavruturna Mahallesi’nde oturuyormuş. Daha eskiyi bilemiyoruz.
Rahmetli abimin adı Yaşar, göbek adı Mehmet. Benim de adım Mehmet, ama göbek adım Yaşar.
Yaşar Şeyhoğlu (Yolyapar) babamın babası, Mehmet Özgenç ise annemin babası.
Anne tarafından Cürün sülalesinden olan babamın adı, abimin oğlu Kemal’de yaşıyor.
Özetle, şehrin yerlisi bir aileden geliyorum, ama özellikle babamın hastalık yıllarında yoksulluğu yaşadık. Neyse ki, Yavruturna ile Yeniyol mahallelerinin sınırını oluşturan Askerlik Şubesi’ne giden Kulaksız Sokağı’nda, Gazipaşa İlkokulu’nun karşısında baba evimiz vardı.
Nüfus kaydımız halen Yeniyol Mahallesi’nde.
Çocukluğumda simit de sattım, lise yıllarında kiremit-tuğla fabrikalarında da çalıştım. Kendi harçlığımı kendim kazanmak zorundaydım. Daha sonraları, kalfalıktan -dükkan sahibi- esnaflığa yükselen abim, bana da, kardeşlerime de adeta “babalık” etti.
Çok açık söylüyorum; çocukluğumuzda, ilk gençlik yıllarımızda çeşitli işlerde çalışmış olmak, bizim kuşağımız için onurdur.
Ben de geçmişimi hiç saklamadım, gizlemedim, gocunmadım. Yeri geldiğinde hep anlattım.
Ruhi Kayıkçı kardeşime de bu bakımdan teşekkür ediyorum.
*
“Çorum’u sevme” konusuna gelince…
1970’te Çorum Ekspres gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladıktan hemen birkaç ay sonra, gazetenin başyazılarını yazar hale gelmiştim. O yüzden, kimi gerçekten takdir ettiği için, kimi de hasım gördüğünden alaycı bir ifadeyle “Harika Çocuk” diyordu.
1970’lerde istesem Ankara veya İstanbul’a gidebilirdim, gitmedim.
Basın İlan Kurumu’nun belgeselinde başlık olarak kullanıldığı üzere “Ömrünü yaşadığı şehre adayan bir gazeteci” olarak kaldım.
*
Pişman değilim.
Hemşehrilerimin armağan ettikleri “Çorum Milliyetçisi” unvanı benim için her şeye değer.
Ahmet Sami kardeşimin “Mehmet abi kişilerle uğraşmaz, meselelerle uğraşır” değerlendirmesi de, benim için “mesleki” açıdan azımsanamayacak bir ödül.
Hele de son yılların önlenemeyen “sosyal medya kirliliği” karşısında.
Hani Özdemir Asaf’ın dediği gibi: “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.”
Anlamayanlar, umursamayanlar, günlük çıkarının peşinde olanlar, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenler maalesef çoğunlukta ve bu kirliliği beslemeye devam ediyor…
Eeee…Ne yapayım?
İlhami Türksal’ın armağanı çerçeveli fotoğraf…

Gazeteci Türksal’ın, fotoğrafın orijinalinde “yapay zeka” ile sağladığı değişim…
Basın İlan Kurumu’nun “Duayen Gazeteci Mehmet Yolyapar” belgeselinden…
Selanik’te, Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğunun geçtiği evde…
Dönemin Sosyal Güvenlik Bakanı Hilmi İşgüzar’dan “benzinlikte beyanat”…