Osmancık Belediyespor–Bayat Belediyespor maçında yaşananlar…
Hani derler ya “saha içinde ne oluyorsa sahada kalır” diye. Keşke gerçekten öyle kalsaydı da biz bugün futbol konuşuyor olsaydık. Ama bir hakemin üzerine yürüyen, fiziki saldırıda bulunan futbolcuların olduğu bir maçtan geriye futbol değil, utanç kalır. Ve biz maalesef bugün yine utancı konuşuyoruz.
Gerçek şu ki, amatör liglerde oynanan bu tarz maçların amacı gençlere spor kültürü kazandırmak, mücadele ruhunu öğretmek, fair-play’i içselleştirmektir. Yani en azından kitaplarda öyle yazar. Bizim sahalarda ise kitapların tozu çoktan kalktı, geriye sadece alışmış bir şiddet dili kaldı.
Bir hakeme saldırmak, bir kurumu hedef almak değil sporun kendisine ihanet etmektir. Ama belli ki bazıları için “sonuç” hâlâ “saygı”dan daha önemli.
Gelelim işin en acı tarafına
Bu olay olur da Çorum sporunun başındaki en yetkili isim, Gençlik ve Spor İl Müdürü Mustafa Demirkıran’dan tek bir kelime bile gelmez mi?
Gelmiyor.
Sessizlik…
Öyle bir sessizlik ki, insan merak ediyor: Acaba olayın yankısı müdürlüğün duvarlarına mı çarptı da geri dönmedi? Yoksa bazı koltuklar o kadar rahat ki, içindekini uyandırmaya ses bile yetmiyor mu?
Bu şehir, spora, hakeme, emeğe saygıyı çoktan hak ediyor. Gençler sahada kavga etmeyi değil, oyun oynamayı öğrenmeliydi. Saha kenarında yöneticiler susmayı değil, sorun çözmeyi öğretmeliydi. En yetkili makamlar, “olay büyümesin” diye değil, “bir daha yaşanmasın” diye konuşmalıydı.
“Nereye gidiyoruz?”
Valla gidişat şöyle görünüyor:
Sahada şiddetin, tribünde gerginliğin, yönetimde sessizliğin normalleştiği bir yere doğru…
Ve en tehlikelisi de bu zaten: Normalleşme!
Çünkü bir toplumda yanlışlar normalleştiğinde, doğrular kenara çekilir, iyi insanlar susar; kötü örnekler yayılır. Sonra biz yine çıkıp “futbol neden bu halde?” diye şaşırırız.