Arca Çorum FK sahaya çıktığında daha maçın başında bir şey söylüyordu aslında:
“Bugün bu statta puan almak kolay değil.”

Sakaryaspor karşısında alınan 2-0’lık galibiyet kâğıt üzerinde sade görünebilir ama sahadaki oyunun karşılığı bu skor değildi. Çorum FK, kaçırdığı net fırsatlarla adeta kendi rekorunu kırarken, Sakarya kalecisi Szumski’nin performansı farkın açılmasına engel oldu. İki gol yedi ama belki de takımının en ayakta kalan ismiydi.

Attamah sağ bekte hücumda sessiz kaldı ancak savunmada oldukça disiplinliydi. Üzeyir’i aratmayan bir duruş sergiledi. Bazen bir futbolcunun değeri istatistiklerde değil, rakibine geçit vermediği anlarda ortaya çıkar. Attamah da bunu yaptı.

Bu takımın iç sahadaki oyunu artık tesadüf değil. Tribünün enerjisini arkasına alan, birlikte koşan, birlikte savunan bir Çorum FK izliyoruz. Daha ilk dakikadan oyunun kontrolünü eline alan bir anlayış vardı. Rakip daha ne olduğunu anlamadan baskı yedi.

Orta sahada Ferhat’ın oyundan düşmesi hissedildi. Pedrinho bu boşluğu kapatmaya çalışırken zaman zaman kendi oyunundan da uzaklaştı. Yine de attığı şutlarla “Ben buradayım” demeyi bildi. Kalite dediğimiz şey bazen bir dokunuşta bile kendini belli ediyor.

Samudio için söylenecek tek cümle şu olabilir:
“Yoktan var ediyor.”
Maç boyunca silik görünürken bir anda sahneye çıkıp skor katkısı verebiliyor. Aleksic ise yetenekli ama biraz daha temaslı oynamak zorunda. Bu lig yumuşak oyunu her zaman affetmiyor.

Ve Yusuf…
Bu takımın ruhu, temposu, hayal gücü. Sahada top ayağına her geldiğinde tribün ayağa kalkıyor. Attığı çalımlar, driplingler, isabetli şutlar yetmezmiş gibi oyunun aklını da o yönetiyor. İkinci golde yıkılmayıp ayakta kalması ve Oğulcan’a verdiği pas sadece asist değil, futbolun ta kendisiydi. Nazar değmesin, çünkü böyle oyuncular kolay yetişmiyor.

Eğer Çorum FK bu oyunu deplasmanlara da taşıyabilirse, 90 dakikaya değil ama 30-40 dakikalık bölümlere yayabilirse, dış sahadan da galibiyetle dönmesi sürpriz olmaz.