Bugün dünya üzerinde 57 İslam ülkesinde 1.8 milyar Müslüman yaşıyor.
Nüfus olarak yaklaşık dünya nüfusunun % 25'ini oluşturan İslam toplumlarının ekonomide, bilimde ve teknolojide çok gerilerde olduğunu görüyoruz.
57 Müslüman ülkesinin dünya üretimindeki payı % 7 iken, nüfusu 83 milyon olan Almanya'nın dünya üretimindeki payı % 10’dur.
24 Milyon nüfuslu Tayvan'ın dünya üretimindeki payı bile 57 Müslüman ülkesinin dünya üretimindeki payından yüksektir.
Bu sonuçlar tüm Müslümanları düşündürmeli ve bunun nedenlerini araştırmaya sevk etmelidir.
Bazı yorumcuların iddia ettiği gibi, bunun nedeni din olamaz. Çünkü batıda bilim yokken, İslam ülkeleri 8.yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın sonlarına kadar bilimde altın çağını yaşamıştır.
Batıda bilim adamı yokken İslam bilginleri Matematik, Fizik, Astronomi, Sosyal Bilimler ve Doğa Bilimleri alanlarında çalışarak, önemli buluşlar yapmışlardır. Pozitif bilimlere verilen bu önem sonucunda Müslüman dünyası bilimsel, ekonomik, kültürel, sanatsal, siyasi ve dini yönlerden dünyanın en gelişmiş medeniyeti oldu.
Abbasiler devrinde, Harun Reşit tarafından 810 yılında Bağdat'ta Beyt-ül Hikme (Bilgelik Evi) adında büyük bir bilim merkezinin kurulması ile başlayan bu dönem, Moğolların 1258’de Bağdat'ı kuşatıp yağmalaması ile sonlanmış, Abbasi Halifeliği'nin yıkılması sonucunda bilimsel çalışmalarda çöküş başlamıştır.
Bu dönemde yetişen bilim adamları yüzyıllara göre şu isimlerdir:
8.Yüzyıl: Cabir bin Hayyam (722-804). Harun Reşit'in saray alimidir. Kimya bilimi ile ilgili çalışmaları vardır. İlk laboratuvarda deney çalışmalarını başlatmıştır.
9.Yüzyıl: Harun Reşit (Halife Memnun) tarafından kurulan Beyt-ül Hikmet (İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal hale getirdi. Eflatun'un, Aristo'nun, Arşimed'in, Heron'un ve Batlamyus'un eserleri bu dönemde Arapça'ya çevrildi.
Haritamı (780-850) Algoritmayı bulan matematikçidir. Rakam sistemini bulmuştur.
El Kindi (801-873) Akılcılık (Meşşailik) felsefe akımının kurucusudur.
Ebu Bekir Er-Razi (865-925) Tıp alanında yazdığı 9 ciltlik kitap ansiklopedisi bir çok bilim insanı tarafından tüm Orta Çağ boyunca kullanılan en önemli tıp kitabıdır.
Farabi (872-950) Matematik, Fizik, Felsefe, Mantık ve Müsiki konularında önemli çalışmalar yapmıştır. Aristo'nun bir çok eserini Arapça'ya çevirmiştir.
İbn-i Sina (980-1037) Batılıların modern çağ biliminin kurucusu olarak kabul ettikleri bilim adamıdır. 14 cilt olarak yazdığı El-Kamus Fi't-tıp adlı eseri tıp tarihindeki en önemli eserlerden biridir ve 7 yüzyıl boyunca ders kitabı olarak kullanılmıştır.
11. Yüzyıl: Biruni (973-1061) Astronomi konusunda önemli çalışmalar yapmıştır.
İbn Hazm (994-1064) Felsefe, Tarih, Teoloji ve Hukuk.
Ali bin Rıdvan (998-1068) Fizik, Tıp ve Astronomi.
12. Yüzyıl: Ömer Hayyam (1048-1131) Matematik, Fizik, Astronomi ve Edebiyat konularında önemli çalışmaları vardır.
İbn-i Rüşd (1126-1198) Felsefe, Astronomi, Tıp, Matematik, Psikoloji ve Teoloji konularında çalışmıştır.
13. Yüzyıl: Müeyyeddin Urdi (1200-1266) Astronomi ve Matematik.
Nasiruddin Tüsi (1201-1270) Matematik, Fizik, Astronomi ve Coğrafya.
14. Yüzyıl: İbn-i Telmiye (1263-1328) Sosyoloji, Fıkıh ve Hukuk.
Kemaleddin El Farisi (1267-1319) Matematik, Fizik ve Optik.
15. Yüzyıl: Ali Kuşçu (1389-1459) Matematik, Fizik ve Astronomi.
Uluğ Bey (1394-1449) Astronomi ve Matematik.
16. Yüzyıl: Bahaüddin Amil (1547-1621) Matematik, Astronomi, Mimarlık, Felsefe ve Şiir.
Hezarfen Ahmet Çelebi(1609-1640) Dünyada ilk uçmayı başaran Türk Bilgini. Ayrıca Edebiyat ve Tarih alanlarında da çalışmaları vardır.
Bu bilim adamlarından başka ismini burada sayamadığımız onlarca bilim adamı daha vardır.
Bu çağlarda Müslüman ülkelerindeki bilimsel gelişmeler gösteriyor ki, din bilimsel gelişmelere engel değil. Sorun dinin kişisel ve siyasi çıkarlar için kullanılması. Tarikatların, yobazların ve hurafecilerin din üzerinde bir baskı unsuru olması.
Bu konuda Mehmet Akif'in güzel bir sözü vardır. Şöyle diyor büyük şair: "Cehaletimiz yüzünden, dinimizi bu hale getirdik. Din de bizi bu hale getirdi."
Ayrıca bu bilimsel çalışmalar, Müslüman ülkelerdeki Feodal merkeziyetçi yapı, iktidarların çıkarlarını ve tahtlarını kaybetme korkusu ile baskılanmış ve zamanla yasaklanmıştır.
Bunun sonuncunda İslam ülkeleri eğitim ve bilimden uzaklaşarak teknolojik gelişmeleri kaçırmıştır. Üzülerek görüyoruz ki İslam ülkeleri gelişmiş, çağdaş, huzurlu ve mutlu bir ülke olmanın yolunun eğitim ve bilimden geçtiğini bu gün hala anlamış değildir.
Allah sonumuzu hayır eylesin.