Sosyal hayatta olduğu gibi, siyaset dünyasında da değişim çok önemli yer tutar.

Değişim, her zaman işe yaramasa da, zararlı bir hal değildir. İşe yaradığında ise toplumun gelişmesinde, siyasetin olgunlaşmasında önemli yeri vardır…

Durup dururken değişim olmaz…

Bu halkın ihtiyaçlarından doğmuşsa ve toplumsal karşılığı var ise daha değerlidir ve gereklidir.

Siyaset dünyasında ise değişim her zaman gerekebilir.

Hele “Kaybedenler Kulübü” haline gelmişseniz, değişmeniz şarttır.

Misal: CHP’nin üç çeyrek asırdır siyasette nal toplaması gibi…

Değişimin her zaman faydası olmaz veya her değişim durumu kurtarmaya yetmez ama zararı da görülmemiştir.

Geçen yılın Mayıs ayında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hesapsız-kitapsız  masayı devirmesi, Türk siyasi hayatında yapılan en büyük hatadır ve 6 parti tarafından hayata geçirilmesi  planlanan “değişim”i yerle yeksan etmiştir.

Bu tarihi fırsatın kaçırılmasında Akşener’in vebali çoktur ve asla unutulmayacaktır.

Bunun analizini ileride tarihçiler ve sosyologlar yapar nasılsa..

Biz gelelim son yerel seçim ve sonuçlarına…

CHP’nin üç çeyrek asır sonra ulaşabildiği başarı, neden doğrudan “değişim”e bağlanıyor.

Bu çok önemli bir soru.

Kimileri Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun siyasete veda etmek zorunda kalmasına bağlıyor.

Kimi yeni genel başkan Özgür Özer’in “değişim rüzgarları” estirmesine…

Kimi, halkın artık CHP’yi anlamaya başladığına…

Kimileri de “boş tencere”nin gazabına…

Belki tek neden doğru olmayabilir, halkın ister yerel, ister genel seçim olsun böyle bir eğilimi hayata geçirmesi CHP’nin  “başarı” öyküsüne bağlanamaz.

Hatta…

Ne CHP…

Ne “değişim”…

Ne Özgür Özel…

Bir kere bu seçimlerin “yerel” olduğunu bir kenara koyalım.

Ülkenin geleceğine yön verme, halkın refahını sağlamak için bir gücü ele geçirmek değil.

Yasaları, hatta anayasayı değiştirme gibi bir yetkiye sahip olma ihtimali de yok orta yerde…

Tek adam rejimi devam ediyor…

Güç hala  tek kişinin elinde…

Anayasa ve yasalar istenildiği zaman eğilip bükülebiliyor.

Bırakın ülke yönetimini, yere göğe sığdırılamayan yerel yönetimlerin başarılı olması CHP’li belediyeler ve seçilen başkanların yetkisinde bile değil.

“Tek adam” istemediği takdirde, devletin gücü, hazinesi devreye sokulmadan, yerelde büyük yatırımları ve değişimleri gerçekleştirmek mümkün değil.

Gördük ve geride kalan 5 yılda İstanbul Belediyesinin neler yaptığına, yapabildiklerine tanık olduk.

Ülkenin tüm belediyeleri CHP’li olsa ne yazar…

Yerel yönetimler kıyasıya hizmet yarışına girseler ne yazar?

Yerel yönetimlerin gücü eğer sadece belediyelerin halktan aldığı vergilere dayanıyorsa “değişim” “yatırım” ve “hizmet” filan hikaye olur…

CHP’nin gerçekleri görme zamanı geldi…

Kafasına “Boş Tencere” düşen AKP’nin bu beklenmedik yenilgisinden “değişim rüzgarı” başarısı çıkarmak “fantastik” bir görüş olmaktan ileri gidemez.

Son seçim tablosunu, yanlış okumak ve  bundan esinlenip manası  olmayan “İkinci Karaoğlan” hikayesi yazmak “göbeğini kaşıyan adam” rehavetine sevk eder insanı.

Bu seçimi, ne değişim ve ne de yeni kişi ve kadrolar kazanmıştır…

Bu olsa olsa halkın gazabı sonucu, tek adam yönetiminin ülke genelinde yarattığı “mutfak yangınları”na halkın isyanıdır.

Nokta…