Geçen haftaki yazımda çürüme ve yozlaşmanın boyutları üzerinde durmuş,örnekleriyle gözler önüne sermiştim. Her geçen gün yeni etik dışı olay haberleri gelmeye devam ediyor.

İş yaşamının hemen her alanında, aile içinde, sokaklarda kadınlara yönelik taciz ve cinsel şiddet yaygınlaşmış durumda.

Çürümeden payını almayan kurum kalmamış görünüyor.

Geçtiğimiz hafta içinde iki geniş kapsamlı çürüme vakası ortaya döküldü.

İlk haber;

Habertürk TV kanalı genel yayın yönetmeni M. Akif Ersoy "uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlamasıyla 11 Aralık 2025'te mahkemeye çıkarıldı ve tutuklandı. Tutuklamanın ardından Ersoy’un kanalla ilişiğinin kesildiği bildirildi. Bu şok edici tutuklamanın ardından çalıştığı kanalda kadın spiker ve sunuculara baskı, şiddet, psikolojik taciz (mobing) uyguladığı, isteklerine karşı geldikleri taktirde işlerini yitirecekleri tehdidi ile karşı karşıya geldiklerini savlayan kadınlardan şikayetler gelmeye başladı. Spiker Nur Köşker “Ersoy tarafından sistemli taciz ve işten çıkarma tehditlerine maruz bırakıldığını” söyledi. Başka kimlere kadar uzanacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

İkincisi;

Toplum içinde şaşkınlık ve öfke yaratan ikinci vakanın TBMM çatısı altında yaşandığı haberi…

Bildirildiğine göre TBMM lokantasında staj yapan kız öğrencilere yönelik tacizler yaşanmış. Haber duyulur duyulmaz Meclis Genel Sekreterliği ‘olayların üzerine titizlikle gidileceğini’ bildiren açıklamada bulundu. (Birgün Gazetesi) Kadın Cinayetlerini Durduracağız platformu meclis önünde protesto mitingi düzenledi ve eğitim, sağlık, cezaevleri, yurtlar kurumlarında cinsel saldırıya uğrayan, öldürülen kadınların ‘hesabının sorulacağını’ açıkladı. İstanbul Sözleşmesinde yer bulan, 6284 sayılı yasayla desteklenen kadın ve kızların devlet tarafından korunacağı hükmü ne yazık ki sözleşmenin tek taraflı feshi nedeniyle uygulanamamaktadır. Bu durum taciz sanıklarını cesaretlendirmiş, daha da saldırganlaşmalarına neden olmuştur. Cezasızlık veya çok az ceza, tutukluluk döneminde görülen iyi hal (!) indirimleri etkin mücadeleyi törpülüyor. Platform üyeleri İstanbul Sözleşmesinin tekrar yürürlüğe konmasını, önlemlerin alınmasını istiyor.

Bu TBMM’de yaşanan ilk vaka değildi. Daha önce mecliste tacizlerin araştırılması hakkında 18 kez araştırma önergesi verildiği, önergelerden yalnızca 1’inin işleme konduğu öğrenildi.

Haberler üzerine incelenme başlatılmış, bugüne dek 4 kişi gözaltına alınmış.

Bu son iki olay da gösteriyor ki hemen her kurumda yaşanan taciz ve tecavüz olayları toplumun etik değerlerini zedeliyor. Acilen önlem alınmasını, yasanın tam olarak uygulanmasını, bu ve bezer olayların olabildiğince azaltılmasını ve durdurulmasını istiyor kadınlarımız. Tacizciye ‘iyi hal’ (!) uygulanmasının önleyici olmaktan çok özendirici olduğu anlaşılıyor.

Toplumu sarsıcı bu olayların yalnızca yasalarla değil, eğitimin esas alınarak önlenebileceğini düşünüyor büyük çoğunluk.

Sami Aydoûan Gšrsel-3