Gelin de rahmetli 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde ülkemizin girdiği ekonomik darboğazı yaşanan zorlukları hatırlamayın.

1974 sonrası…

Ülke yönetimi Başbakan Demirel’de…

Kıbrıs çıkarmasından sonra, ABD’nin ambargosu ve ülkemizin içine düştüğü ekonomik darboğaz sonucu dış temsilciliklerde görevli elçilerimize, konsoloslarımıza ve tüm dış görevlilerine zar-zor maaş ödeyebildiğimiz günler ve dönemler…

Şaka gibi…

Ama doğru…

70 sente muhtaç olduğumuz günler…”

Dövizin serbest piyasada satılmadığı yıllar…

Üzerinde bir dolar yakalananların gözaltına alındığı dönem…

Bugünlere gelirsek…

Aslında fazla dillendirilmesek de, yaşadığımız dönem aşağı yukarı 70 sente muhtaç olduğumuz günlere benziyor…

Belki daha da “derin” bir ekonomik krize doğru yuvarlanıyoruz.

Aslında, ekonomik krizlerde ceremeyi sadece halk değil, yönetenler de çekmeli ya…

Bizde öyle bir şey yok..

Yönetenlerin de, köşeyi dönmüşlerin de bir ellere yağda, diğer elleri balda…

Bu adeta ülkemiz için son 24 yılın değişmez kuralı.

Lafı nereye getireceğimi merak edenleri fazla bekletmeyeyim…

Şu anda, ekonominin dümenindeki kaptana, yani sayın Erdoğan’a, çok ama çok sözüm olacak, içinde bulunduğumuz, debelendiğimiz ekonomik tablo ve durum için.

Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile geçen hafta Çin Halk Cumhuriyeti, Belçika, Litvanya ve Hollanda’ya yeni büyükelçiler atamıştı.

Kararname hemen yayınlandı bile.

Bu kararname bana dünyanın, değişik ülkelere yayılmış ve görev yapan kadroları hatırlattı nedense.

Ülkemizin dünyada en çok dış temsilciliği olan ülkeler arasında kaçıncı olduğumuzu merak ettim açıkçası.

Malum, hemen Google amcaya danıştım.

Dünyadaki 5 kıtada, 138 ülkede büyükelçiliğimiz, 86 ülkede Başkonsolosluğumuz, 13 daimi temsilciliğimiz, 1 ticaret ofisi ve 1 de konsolosluk ajansımız varmış.

Özetle: Türkiye, 239 ülkede görevli temsilcilikle, dünyada 5. sırada…

ABD (273), Çin 268, Fransa 266, Rusya 242 ve Türkiye 239…

Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya, İtalya, İspanya, Avusturya, Belçika gibi ülkeler çok gerideler…

İngiltere bile nal topluyor…

Büyük Britanya dediğimiz ülke bizden fakir (!) ya, çok fazla dış temsilcilik açma gereği duymamış…

Bizim dış politikamız, sayın Erdoğan’a göre “İtibardan tasarruf edilmez” özdeyişine göre dizayn edilmişti ya…

Aynen geçerli…

Bunun dahası da var…

Aslında ülkemizde ekonomik çöküş sonucu, orta direk ortadan kalkmış, halk fakirleşmiş, semt pazarları bil “yangın yeri” ne dönmüş ama kimin umurunda…

Kurban Bayramında verilen 4 bin liralık ikramiye ile borç kapatmaya çalışan fakir fukara bırakın kurban kesmeyi bir kilo kıyma için gece yarısı hala kuyrukta…

Bizimkiler kuyrukta ama Müslüman ülkelere gönderilen kurbanlık sayıları da insanın aklını karıştırmıyor değil.

Bakın nerelere, ne kadar kurbanlık göndermişiz bu yıl?

Togo 2.100, Mali 6.900, Nijer 14.000, Çad: 7000, Gabon: 5.000, Gine: 4.000, Ekvator Ginesi: 5.000, Kamerun: 4.000, Kongo: 4.000, ve Uganda:6.000.

Toplam 58 bin…

Helali hoş olsun…

Bizim fakir fukaraya gelirsek…

Fakirlik, yoksulluk gerçekten çok “pahalı” bir şey…

Bunun ortadan kalkması için “umut rezervi”nin çoğaltılması gerek.

Ne yazık ki, “umut” da çok pahalı hale getirildi…