MHP lideri sayın Bahçeli’nin, hangi saiklerle hareket ettiği bilinmeyen çağrısı sonucu, PKK lideri APO ve temsilcileriyle aynı masaya oturmak gerçekten beklenmeyen bir eylemdi.
2001 öncesi TBMM çatısı altında “APO idam edilsin” diye konuştuğu kürsüden genel kurula “yağlı urgan” fırlatan ve idamdan yana tavırları uzun yıllar değişmeyen sayın Bahçeli’nin son çıkış ve önerisi herkesi hayretlere gark etti.
Samimiyetle söylüyorum, 65 yıllık meslek yaşamımda her türlü sürprize açık biri olarak “yağlı urgan” eylemini hiç beklememiştim.
2025 yılını idrak ederken, bu sefer de “Barış güvercini” olarak ortaya çıkacağını hiç umut etmemiştim sayın Bahçeli’den.
Olan oldu…
Görüşmeler bir şekilde başladı.
Bu görüşmelerin ve silahların bırakılmasının yıllarca süreceğine inanıyorum.
Hatta barış sürecini gelecek 20-25 yıl sonunda göreceğimizden de kuşkuluyum.
Gerçi ben o yılları göremeyeceğim için üzgünüm ama bu bir gerçek…
Kandil liderlerine bakıyorum:
“Biz sonucu bekleriz” modundalar…
Diaspora’dakiler (Türkiye dışındakiler) şu anda “Ne suya, ne sabuna” siyaseti izliyorlar…
En sorunun en zor yanı, Anayasa’da istedikleri değişiklikler…
Bana göre hiçbir değişiklik yapamayacaklar…
Ya da istekleri yerine getirecek bir değişiklikten uzak kalacaklar.
PKK’nın vaad edilen güvenceleri yerine getirilmeyince silahların bırakın gömülmesini, yeni silahların tedarikine başlanacağından kuşku duymam.
Bu sorun öyle “tarihe” geçilecek bir mesele değil.
Kimse hayal görmesin.
Evet, bu sorunun çözülmesini herkes ister.
Ben de can-ı gönülden arzu ediyorum.
“Toprağa bir damla daha kan dökülmesin” istiyor herkes.
Ama gerçeklerle erken yüzleşmek gerek…
Bu sorunun “başka niyetlerle” ve “ başka hesaplarla” halledilmesini isteyenler, bir an önce iktidardan giderlerse PKK meselesi gelecek yeni bir iktidar tarafından daha kısa sürede çözümlenir.
Süre uzasa da, çözüm bulunsun yeter.
Önce “samimi” olmak…
Önce ülkenin geleceğini öne almak…
Bütün mesele bu.