Wolfgang Amadeus Mozart 1756’da Salzburg’da doğdu, 1791 yılında Viyana’da

öldü.

Mozart için şöyle derler; “Bütün büyük besteciler gökyüzüne ulaşmaya çalışanlardır, Mozart ise gökten inendir”. Peki bunu niye derler?

Filozof Nietzsche basit bir cevap veriyor bu soruya;

“İyilik dolu esintisiyle içimizdeki çocuğu hatırlattığı için”

Son 500 yıllık müzik tarihinin batıdaki büyük yükselişinde -müziğin 3 büyük devi olarak Bach, Mozart ve Beethoven gösterilir. Ki bunda haklılık payı vardır.

Ben, hemen hemen tüm piyano için eserlerini çaldığım ve kaydettiğim Mozart üzerine kitaplarımda da çok yazdım, şu konu özellikle;

Mozart’ın beni en büyüleyen ve hayrete düşüren özelliği, sadece eşsiz ruhu, binyıllara bıraktığı melodileri değildir,

En anlaşılmaz ve soyut nokta;

35 yıllık ömründeki matematik olarak açıklaması zor üretimidir;

620 küsur eser! Yüzbinlerce sayfa nota. CD olarak düşününce 200’den fazla CD eder... 35 yaşında ölmüş bir müzisyenden arda kalan.

Şimdi; Her biri yarımşar saatlik 41 senfoni ve 60 küsur konçerto, her biri 3 saat civarı 20 adet opera, bunlar dünya tarihinin en meşhur operalarıdır, yüzlerce sonat ve oda müziği eseri, korolu eserler...

Yani şöyle ki; bir nota yazımcı kopist, haftanın 5 günü günde 8 saat Mozart’ın yapıtlarını temize çekmeye çalışsa, bu uğraş 20 yıl sürüyor!

Şimdi hesaplayalım; Mozart 35 yaşında öldü, 10 yaşına geldiğinde küçücük bir çocuktu ama 40 eser bestelemişti; sonraki 25 yılda 580 büyük eser daha besteledi... Düşünelim Mozart bunları yarattı, sadece temize çekmedi, faytonda, evde, konser için gittiği yerlerde, zaman kavramındaki izafiyet mi devreye girdi, bütün bunlar nasıl oldu? Ne zaman ve nasıl? O hep besteledi.

Mozart günümüzden 262 yıl önce doğdu, bugün tüm dünya gezegeninde, pek çok ezgisi milyarlarca insan tarafından ezbere bilinen “kesinlikte”, eşsiz estetiğiyle, sevgi dolu, şarkı ve şiir dolu müziğiyle yediden yetmişe tüm insanlığın sevdiği, insanlık adına gurur duyduğu bir müzik dehasıdır.

Son bin yılın dehasıdır Mozart…

Mozart, Türk Marşı, Saraydan Kız Kaçırma Operası, 5. Keman konçertosu gibi eserlerinde dönemin “ALLA TURCA” stilini geliştirerek, sevgi ve saygıyla, Türk halkına da yüzyıllar önce dostluk eli uzatmıştı.

(TÜRKİYE’NİN MEDARI İFTİHARI PİYANİST FAZIL SAY)

FENERBAHÇE’MİZİ VE GALATASARAY’IMIZI KUTLUYORUM.

Bir Galatasaray’lı olarak ‘basketbol’ da Euro lig şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe’mizi canı gönülden kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Fenerbahçe basketbol takımı oyuncuları dün gece üstü açık bir otobüsle Bağdat caddesinde Fenerbahçe’li taraftarlarla birlikte Euro lig şampiyonluğunu coşkulu bir şekilde kutladılar. Çok sevindim, hayırlı olsun.

2024-2025 Türkiye Süper lig şampiyonluğunu kazanan Galatasaray’ımızı da canı gönülden kutluyorum. Galatasaray kulübü futbolcuları da 25 Mayıs Pazar günü üstü açık bir otobüsle Galatasaray lisesinden ayrılarak taraftarlarıyla birlikte Yenikapı’ya gelerek burada bekleyen yedi yüz bini aşkın taraftarıyla beraber 25.nci şampiyonluğunu coşkulu bir şekilde kutladılar. Hayırlı olsun.

Ülkemizde maalesef Fenerbahçe ve Galatasaray’ın başarılarından başka sevinecek bir başarımız yok. Ülkemiz bugüne kadar görmediği ve yaşamadığı çok ağır bir hayat pahalılığı içinde yaşamaya çalışıyor.

Son birkaç yılda Suriye’liler başta olmak üzere ülkemiz milyonlarca mültecilerden oluşan bir göç dalgası altında kaldı.

*

Ortadoğu’dan, Orta Asya’dan ve Balkanlardan,

Kavimler göçü başladı eyvah, paganlardan,

Yol geçen hanına döndü güzelim Anadolu,

Hayra alamet değil bu göçler, bıktık insanlardan…(Mehmet Özata)

*

Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip, birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik dünyadan. Nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz, vicdansızların, sapıkların, katillerin, nefretin ve cehaletin tam ortasına düştük.

Allah sonumuzu hayır etsin.