Yıllardır bıkıp usanmadan dile getirmeye çalıştığım gibi, bir tarafta “halkın haber alma hakkı” adına üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışan, yöresinin sorunları ile ilgili kamuoyu oluşturmak için çırpınan yerel basın organları, diğer tarafta ise gazetecilik adına hiçbir şey yapmadan, sırf kâğıt üzerinde formaliteleri yerine getirerek resmi ilan pastasından pay kapıp paşalar gibi keyif sürenler var.

Benim her vesileyle takdirlerimi ifade ettiğim, sorumlu, vicdanlı bir kamu yöneticisi olan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç, Bilecik’te düzenlenen TGK Başkanlar Toplantısı’nda, yine gerçekleri dürüstçe ortaya koymuş, resmi ilan kaçıran, mevzuatın arkasından dolanan kurumların varlığına dikkat çekerek, bu tutumlarını da “basılmayan, satılmayan, okunmayan gazetelere boştan yere para ödeme” gerekçesine dayandırdıklarını söylemiş.

Böyle “sözde gazeteler”, eski deyimle “varakpareler”, yani “kâğıt parçaları” var mı, var. Bir kısmının gazetecilik faaliyetinin, sadece resmi ilan olduğu gün 15-20 adet basılıp ilgili kuruma gönderilmesinden ibaret olduğu doğru mu, doğru. Bunlar, hak etmeden resmi ilan pastasından pay alıp gerçek gazetecilik yapanların hakkını yiyorlar mı, yiyorlar. Birileri istismar ediyorlar diye, işini doğru yapanı da cezalandırmak hak mı peki? Elbette değil.

Genel Müdür Erkılınç, hak edenle etmeyeni ayırmakta, kaynakların nitelikli yayınlara yönlendirilmesini sağlamakta kararlı olduğunu belirtirken, bir noktaya daha dikkat çekiyor; “kötüye, istismarcıya sahip çıkanlara”…Bunların arasında “üyemdir” diye göz yuman basın kuruluşları da var, “aleyhime dönmesin” diye taviz veren siyasetçiler de. Ama, haksızlığa sebep olanı bırakın, sessiz kalana bile “dilsiz şeytan” denmez mi?

Bir de, “sosyal medya yaygınlaştı, yazılı basın değerini kaybetti” davulunu çalıp gezenler var. Elbette dijital çağda yaşıyoruz artık, elbette büyük değişimler söz konusu…Ama, ÇORUM HABER gibi nitelikli gazeteler, tiraj kaybetmiyor, hâlâ satılıyor, hâlâ okunuyor. Üstelik, ÇORUM HABER dijital platformlarda da son derece aktif. Promosyon uygulamadan, takipçi satın almadan, sadece haberciliği ile çok izleniyor. Çeşitli mecralarda 200 bin takipçisi var; tamamen doğal, hormonsuz…

Sayın Erkılınç, nitelikli yerel gazetelerden söz ederken, istihdama ve gündem belirleme özelliğine önemle dikkat çekiyor. Ve geçen yılki resmi ilan pastasının 2.1 milyar lira olduğunu, bu yıl 4 milyar lirayı aşmayı hedeflediklerini belirtiyor. Türkiye’nin devasa bütçesi içinde, yaygın-yerel tüm basına 4 milyar lira gerçekten büyük para değil. Ama, “asalaklar” ayıklandığında da, nitelikli basın organlarını yaşatıp güçlendirecek bir rakam.

Bu rakama ulaşılması da, biliyorsunuz, resmi ilan tarifesine yüzde 100 zammı onaylayan Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdirleri ile mümkün oluyor. Tekrarlamam gerekirse, Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradeleri, yerel basının yaşatılması yönünde, ama istismarcıların değil. Dolayısıyla, hiçbir kurum “okunmayan gazetelere neden ilan vereyim” diye toptancı bir anlayışla, mevzuatın arkasından dolanıp, okunan, saygınlığı olan gazetelerin ekmeğini kesemez. Cumhurbaşkanı’nın iradesine karşı duramaz. Hele de istismarcıları kollayıp gözeten siyasiler, bu haksızlıklarının bedelini er-geç öderler.