*** Çorum, bir türlü kabuğunu kıramadı, yıllar yılı yerleşmiş olumsuz algıları bir türlü değiştiremedi. Dışarıda, Çorum’u hiç görmemiş veya hiç bilgi edinmemiş birine “Çorum” dediğiniz zaman, hâlâ Anadolu’nun “köhne” bir kasabası canlanıyor gözünde.

*** Yine yıllardır değişmedi; kurada Çorum’u çeken veya tayini Çorum’a çıkan kamu görevlisi, karalar bağlıyor, ta ki Çorum’u görünceye kadar. Onun için dillere yerleşti, “Çorum’a gelen ağlayarak gelir, giden ağlayarak gider” diye…

*** İznini almadığım için ismini vermeyeceğim, yakınlarda Çorum’a gelen üst düzey bir kamu yöneticisi, bu tespiti daha da çarpıcı biçimde yaptı: “Hem kolay yaşanır, hem de ihtiyaç duyulacak hemen her şeye sahip, üstelik paha biçilmez tarih hazinelerini bağrında taşıyan böyle bir şehrin, dışarıda bu kadar olumsuz tanınıyor ya da hiç tanınmıyor olması, turizmden hak ettiği payın yüzde birini bile alamaması, kolay kolay izah edilebilir bir şey değil. Demek ki, Çorumluların bu konuda büyük eksiği var.”

*** Ben de, her vesileyle şunu itiraf ederim: Yarım asrı aşkın süredir çırpınıyorum. Açtığım kampanyaların çoğunu sonuca ulaştırdım, Çorum’a önemli yatırım ve hizmetlerin kazandırılmasında, “kamuoyu oluşturma” yoluyla -naçizane- pay sahibi oldum, ama iki önemli konuda başarısız kaldım: Biri Çorum’a havalimanı kurulmasını sağlayamamak, ikincisi de Çorumlu hemşehrilerime, Hitit uygarlığının önemini bir türlü anlatamamak…

*** Bu iki konuya sonra tekrar dönerim de, epeydir, yeri geldikçe ifade etmeye çalıştığım bir büyük eksiğimize hemen parmak basmak istiyorum. Çorum, daha büyüdü, gelişti, daha sanayileşti, ekonomik bakımdan Türkiye’nin gözde kentlerinden biri haline geldi, ama bir yandan da ülkenin kaderini paylaştı; vasatın egemenliği altına girdi.

*** Örneğin, o mütevazı Çorum’un sahip olduğu entelektüel birikim, bugün artık yok. Hiçbir vasfı olmadığı halde kocaman kocaman koltuklara sahip olanlar var, ama “kamuoyu” dediğimiz büyük yaptırım gücünden eser kalmadı. Herkes kendi dünyasında “önemli adam” olmanın keyfini sürüyor. Çorum imiş, Çorum’un vizyonu imiş, bu şehrin çocuklarının geleceği imiş, pek az insanın umurunda. Kısır bir “takıntılara hapsolmuşluk”, derinlikten uzak, gündelik yaşam boşvermişliği , “gemisini yürüten kaptan” bencilliği almış yürümüş…

*** Sağduyu sahibi, bu şehir için fikri, hayali, kaygısı olan Çorum’un duyarlı ve donanımlı insanları, kalabalıklar içinde ne yazık ki seslerini bile duyuramıyorlar.

*** Bu böyle gitmez. Gitmemeli. Çorum’un çıtasını yükseltmek için çırpınan bir avuç insanın emeğine de yazık oluyor, Çorum’a da…