“Büyük Çorum” ve “Sanayi Kenti Çorum” hayalleri, yalnızca bana mı ait diye düşündüğüm olmuyor değil. Elbette biliyorum, benim gibi pek çok Çorum’u seven, duyarlı Çorumlu veya Çorum dostu var, ama işte, bazen karamsarlık çöküyor insanın üzerine.
Kabul etmek zorundayız ki, bu heyecanı duyanların sayısı fazla da değil. Muhafazakâr kesimde, milliyetçi kesimde veya sosyal demokrat kesimde, büyük çoğunluk, “Çorum’un gündemi” deyince, temel yönelimleri, gereksinim ve hedefleri değil, sansasyonel olayları anlıyor.
CHP İl Genel Meclisi Üyesi Ümit Er, geçen hafta, Özel İdare tarafından Meclis kararına rağmen, bazı firmalardan yapı ruhsatı veya yapı kullanma hizmet bedeli tahsil edilmediğini, Özel İdare’nin kaybının 5 milyon lira olduğunu açıkladı.
Ümit Er’in yaptığı doğrudur; kamu yararını, herkesin, hele de o sorumluluk mevkiinde olanların mutlaka gözetmeleri gerekir. Kendisini kutlamak isterim.
Diğer yandan, töhmet altında kalan yatırımcılardan tanıdıklarım var. “Bizden bir bedel istenmedi ki, istense neden ödemeyelim?” diyorlar. Çok üzgünler. Ben de biliyorum ki, benim tanıdıklarım, devlete yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçacak insan değiller.
Bir de, Karakaya köyünde açılmak istenen taş ocağı ile ilgili tartışmalar var. Benim bildiğim, demiryolu inşaatı için gerekli en uygun malzeme, Karakaya köyünde bulunmuş, yakın çevrede aynı nitelikte malzeme olmadığı için de buraya göz dikilmiş. Köyün karşılaşacağı her olumsuzluğun telafi edileceği yönünde de söz veriliyor.
Diğer yandan, Karakaya’nın sırtını dayadığı kayalıkta taş ocağı açılmak istendiği vurgulanarak, “köyün ve doğasının katledileceği” savunuluyor. Türkiye’nin dört bir yanında “vahşi madencilik” örneklerini gördüğümüz için, bu anlamda kaygı duymuyor da değiliz. Ama, Hızlı Tren projesinin en hızlı şekilde hayata geçirilmesi de Çorumluların asırlık özlemi.
Kamu yararını gözeterek, doğayı koruyarak, bu toprağın insanlarını da mağdur etmeden, üzmeden altyapı hizmeti getirmek, madenleri işletmek, yatırım yapmak mümkün değil mi? Demokratik, kalkınmış ülkeler nasıl başarmışlar bunu?
“Büyük Çorum” veya “Sanayi Kenti Çorum” derken, doğamızı kaybetme, kamu yararını hiçe sayma pahasına demiyoruz. Ama, büyüme ve sanayileşme istiyorsak, yatırımcımızı, girişimcimizi kaybetme lüksümüz de yok. Akılla, iz’anla bu dengeyi kurmak zorundayız. Hepimiz bu sorumluluğu taşıyoruz.