“İlginç atama” değil de, aslında şöyle olmalıydı haber: Ey İl Hakem Kurulu! Elinde deve dişi gibi iki klasman hakemi, yetmedi bölgesel hakemlerin varken, Alaca’da görev yapan bir hakemi neden ateşe atıyorsun?

O zaman kimse çıkıp bir şey diyemezdi. Hatta, haberi yapan arkadaşımız, öngörüsü nedeniyle müthiş bir habercilik başarısına imza atmış olur, ödül bile alırdı. Bugün, haberden bihaber, kulaktan dolma kışkırtmalarla, yangına körükle giden cinsten saçma sapan yorum yazanlar bile “helal olsun, adam uyarmıştı” derdi. Demek ki, nezaket, her zaman işe yaramıyor. Bazen, açıkça, alnına vura vura, gözüne soka soka yazacaksın bazı şeyleri.

Çoğunuzun, “Ne anlatıyorsun Hüseyin Aşkın” dediğini duyar gibiyim. Açıklayayım… 1.Amatör Küme’de, Alaca Belediye ile Mimar Sinan Gençlikspor’un Pazar günü maçı vardı. Şampiyonluğun iki güçlü adayının maçına il hakemlerinden Mahmut Selçuk atandı. Dürüstlüğünü asla tartışmam. Öyle beribenzer şeylere pabuç bırakacak bir arkadaşımız değil. Ne gördüyse onu çalar. 90+7’de verdiği penaltı da bunun örneklerinden sadece biridir. Hakem ataması ile ilgili haber yapan arkadaşımız Rıfat Kara, Mahmut Selçuk’un memuriyet hayatını Alaca’da sürdürmesi nedeniyle, atamanın gözden geçirilmesi gerektiğini ima eden “ilginç atama” başlığını kullanmış. Tabii ki, atama ile ilgili tasarruf İl Hakem Kurulu’nundur. Bunun yanında haber yapıp yapmamak da gazetecinin tasarrufudur. Aslında, burada Mahmut Selçuk’u korumaya yönelik bir düşünce var ortada. Sıkıntılı maç çünkü. Olay çıkar, bir şey olur, adam işine gidip gelirken tedirginlik yaşamasın, kötü olmasın düşüncesi güdülerek atılmış bir başlık. Haberin içeriğinde de bir şey yok aslında. Burada, klasman hakemlerinin koşusunu hesap eden İl Hakem Kurulu, maçta olaylar yaşanabileceği gerçeğini göz ardı etmiş anlaşılan.

Haberin yer aldığı gazetemizin Cumartesi günkü sayısı çıktıktan sonra kızılca kıyamet koptu. Kopartanlar da Alaca cephesi. Neymiş, haberde hakemi etki altına alma kastı varmış. Haberi yazan Rıfat Kara’nın oğlu Mimar Sinan’da oynuyormuş (Bildiğim kadarıyla suç değil) ve o yüzden haberi Mimar Sinan cephesi yazdırmış. Terbiyesizliğe, hadsizliğe bakar mısınız. Güya sipariş haber yapmışız. Hadi oradan be! Bu düşünceyle, esas saha dışında kazanmaya çalışan sizlersiniz. Kaldı ki, Mimar Sinan, bugüne kadar her kategoride Alaca’yı genelde yenmiş ve anasının ak sütü gibi tertemiz şampiyonluklar kazanmış. Haber, bahane. “Yenilirsek” diye B planı olarak yazılmış kenara. Yani, olayların çıkartılması planlanmış sanki.

Maçı izleyenlerin anlattığına göre, tertemiz maç. Hakemlik de bir şey yok. Mimar Sinan 90+7’de penaltıdan attığı golle 3-2 öne geçiyor. İlginç olan, penaltıya itiraz bile yok saha içerisinde. Kabak gibi penaltı çünkü. Ama gol olunca, yöneticiler sahaya giriyor, sonrasında “taraftar” demek ayıp olur, kendini taraftar zanneden holiganlar basıyor sahayı. Gerisi malum. Sahada, korumasız üç tane adama onlarca kişi, “erkekçe!” saldırıyor. Korumasız diyorum, çünkü emniyet tedbirleri çok yetersiz. Görüntülerde de bu net şekilde belli oluyor. Bu da ayrıca irdelenmesi gereken bir konu aslında.

Sonuç itibariyle, senaryosu önceden yazılan bir oyun sahnelendi Alaca’da. Doğrusu oscarlık da oynandı. Bravo!

Aslında olayların öncesi de var ki, ben gelinen noktada çok önemli olduğunu ve püf noktasını teşkil ettiğini düşünüyorum. O da şu: U16 Ligi’nde lider Alaca Belediye, Kültürspor’u 5-3 yeniyor. Ama, güya hak hukuk gözeten, doğruluk timsalleri bu maçta kaçak oyuncu oynatıyor. Bununla ilgili olarak da, hakem haberinden bir gün önce gazetemizde Rıfat Kara imzalı bir haber yer aldı. Yani, esas dertleri bu aslında. Olayın ifşa olması ve haberde Rıfat Kara imzasının olması. Yapılan sahtekârlığa kılıf bulamadıkları için hakem haberi bahane edildi.

Olaylara üzüldük tabii, keşke olmasaydı. Olaylar kadar üzüldüğüm, hatta halen şaşkınlık yaşadığım durumlar da var. Maçtan birkaç saat sonra Alaca Belediyespor cephesinden yapılan bir açıklama ulaştı bana. Okuyunca, daha çok üzüldüm. Olaylarla ilgili özrü geçtim, en ufak bir pişmanlık emaresine bile rastlamadım. Hatta taraftarlara teşekkür bile etmişler.

Ya Mahmut Selçuk’un açıklamasına ne demeli. En çok da ona üzüldüm. Birçok provokatör gibi olayları bir haber başlığına indirgeme aczine düşmüş. Yazık!

Olaylarla ilgili raporlar, görüntüler mevcut. Kıyısından, köşesinden, en ufak dahli olan kim varsa, en ağır şekilde cezalandırılmalı. Bunun için elimden ne geliyorsa yapacağımın bilinmesini istiyor, saldıran holiganları da kınıyorum.

Sadece Alaca mı, İskilip’te de oyuncu elinde bıçakla sahaya dalıyor. Ne oluyoruz arkadaşlar! Spor mu yapıyorsunuz, savaş mı? İlgili tüm kişi ve kurumların şapkalarını önlerine alıp “Nereye gidiyoruz?” diye sormaları, acilen çözüm üretmeleri gerekiyor. Yoksa şu anda yapılanın sporla bir ilgisi yok. Büyük fotoğrafı göremeyip, küçük ayrıntılara takılmakta ısrar edildikçe, bu memleketin sporundan da bir cacık olmaz, bilesiniz.

Sevgi, saygı, hoşgörü, fair-play vb. temel insani olguların bir başlıkla bile yerle bir olması da aslında üzerinde durulması gereken ayrı bir konu. Şunu da bir kez daha net bir şekilde gördük ki, tüm bu kavramların aslında içi bomboş. Biraz menfaat söz konusu olunca, her şey unutuluyor. Bence, önce insan olmak lazım.