Kimilerimiz için telaşlı, yoğun kavurma kokusu, akraba ziyaretleri ve meğer köyümüz ne kadar güzelmiş düşüncesiyle geçen bayram tatili, kimilerimiz için kamp, otel, pansiyon noktalarında güneş ve doğa ile iç içe geçti.

9 günlük süreçte durum her ne olursa olsun bu tatil, bizlere sanki aylardır çalışmıyormuş hissiyle yaptığımız işi unutturma noktasında geldi. Yaşadığımız rutin hayattan biraz olsun uzaklaşmak, uzun süredir sesini duymadığımız varlığından bi haber olduğumuz insanlar ile iletişim kurmak, alışkanlıklarımızın dışına çıkmak, herkese iyi geldi diyebilirim. Benim sürecim, ilk verdiğim örnekteki gibi akraba ziyaretleri ve yoğun kavurma kokusu içinde geçti. Fakat bundan hiç şikayetçi değilim. Çünkü bu bayram çok şey öğrendim.

 Uzun süredir gitmediğim köyüme gittim. Yolda giderken dizili selvi ağaçlarını görmeyeli uzun zaman olmuş bunu fark ettim. Uzun süredir üzerimde hiç karınca yürümemiş, gördüğümde çocukken yerlere rahatça yatabildiğim günleri hatırladım. Telefonum çekmediği için huzursuzlanıyor olmak, bir süre garibime gitti ama sonra duruma alıştım. Bana alışma sürecinde, telefonla konuşmak, mesajlaşmak,  gibi bir kaygısı olmayan insanlar yardımcı oldular. Onlar için mühim olan o andı, benim neler yaptığımı facebook ya da instagram’dan görmedikleri için benden dinlediler. Çevremdeki insanların normal kabul ettiği çoğu şeyi anlatırken gözlerindeki merak ve ışığı okuyabildim. İşte o an birisi gelip bana sarıldı. O sarılış beni o kadar iyi hissettirdi ki, o an ihtiyacım olan tüm sevgisiyle kalbimi doldurdu. Bana sarıldığında çocukluğumdan bahsetti, istemsizce gözlerim doldu ağlamak istedim. Bunu yaşamak beni o kadar şaşırttı ve sarstı ki, meğer gerçek bir sevgiye, sarılmaya ne kadar muhtaçmışım dedirtti. Beni bırakmasını hiç istemedim, çünkü o an sanki 5 yaşıma döndüm.

Önceki bayramlarda gördüğüm, elini öptüğüm bu insan değişmişti elbette, yaşlanmıştı. Gülümseyerek söylediği ama çok yüksek bir gerçeklik payı olan o cümleyi bu bayram duydum, “yolda görsem tanıyamam.” Çocukluğum onun elinde büyüyerek geçmiş, bana olan sevgisini, ne denli büyük olduğunu hissettirmiş olan bu insanın beni gördüğünde kim olduğumu bile hatırlamayacağı kadar unutturmuşum kendimi, bunu fark etmek beni incitti. Ama iyi ki incindim. Bana göre bir insanın diğer insana öğreteceği en büyük farkındalık, ya sevgiyle ya da acıyla olur. Ben bunu hiç beklemediğim bir anda, hiç beklemediğim bir kişiden öğrendim.

 İşte bu bayram bana çok şey öğretti. Karşılıksız sevginin ne demek olduğunu, hayatta her şeyi okudum, gördüm dediğim noktada henüz tatmadığım ama muhtaç olduğum birçok duygunun içimde var olduğunu, sevgiyi ve ilgiyi bambaşka yerlerde ararken gözümün önünde olan ve beni karşılık beklemeden seven insanların hiç değerini bilmediğimi fark ettim.

 Sevgili okurlar, sizler bu bayramda neler deneyimlediniz, bunu elbette bilemiyorum. Fakat ben bu bayram sonrasında, hayatın meselesini çok ta büyütmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bayram tatili belki de sizlere, zor şartlarda çalıştığınızı, stresli bir yaşam içerisinde olduğunuzu gözlemlemek için fırsat niteliğindeydi. Çok koşturuyoruz, çok hayal ediyoruz, çok çabalıyoruz ama hep bir şeyler eksik kalıyor.

Bence yaşamak meselesini gözümüzde  büyütmeden isteklerimizi her zaman tasarlamak, bunun için koşuşturmak yerine aniden gelen ve güzel hissettiren duyguları düşlemeliyiz.

Çok korkmaya, endişe etmeye gerek yokmuş sevgili okurlar, köydeki herkes, bizi bütün sevgisiyle yine oraya bekliyor. İnanın bana ordaki her şey daha gerçek, sade ve daha huzurlu.