Sevgili okurlar ve evliliğe adım atma düşüncesinde, heyecanında olan genç kız kardeşlerim, biriyle evlenmeye karar verdiğiniz an itibariyle “Bu kişiyle nasıl boşanırım?” sorusunu öncelikle, önemle lütfen kendinize sorun. Bu sorunun ilk aşamada anlamsız göründüğünü biliyorum. Gelin, bugün sizlerle birlikte evlilik organizasyonu hakkında biraz konuşalım.
Evli bir çift olarak hayatınızın geri kalanını birlikte geçireceğiniz bu özel yolda evlilik yönetimi, doğru eş seçimi, evlilik anlayışı üzerine bu kavramlarla ilgili sizlerle paylaşım içinde olmak isterim. 
Evlilik, insanın kendisinde hiç tanımadığı yanlarıyla karşılaşmasını sağlar. Bu yanlar, içinde aidiyet, kıskançlık, sahiplik taşır. İlişkiden farklı olan noktalar, evliliğin iki insanın tamamen “takım arkadaşı” olarak oyuna sahip çıkmasıdır. 
Fakat hayata dair her an doğru yolda en iyi sonuca ulaşmak mümkün değildir. Her iki birey her zaman en dinamik, en coşkulu, en doğru aksiyon alan yapıya sahip olmayabilirler. Eşlerinin partneri olmak dışında bir kimliği olan kişi, hayatın akışı içerisinde dönüşümler, evrilmeler yaşayabilir. Bu evrilme noktalarında birbirini sevebilen iki bilinçli insanın, değişimin de yemek yemek kadar normal ve olası bir olgu olduğunu göz önünde bulundurması gerekir. 
Son zamanlarda evliliklerin otomatik bir mekanizma haline dönüşmesi ise partnerlerin eşlerinde ilk tanıştığı, ilk karşılaştığı, ilk göründüğü, ilk koktuğu gibi aynı beklentilerin süre gelmesi, kişi üzerinde bir baskıya neden olabilir. Fakat insanlar değişir, evrilir. Bu değişim eşinizle eş zamanlı olmak zorunda değildir ve genellikle de böyle olmaz. 
Bahsettiğim “takım arkadaşı” kavramı tam da burada devreye girer. Aynı takımın oyuncuları farklı görevlerde iyi ya da kötü şekilde performans gösterirler. Asıl mesele iki insanında aynı takımdayken birlikte kaybedip, birlikte kazanacağını bilmesidir. 
Bana göre sevgili okurlar, biriyle evlenmeye karar verdiğiniz an itibariyle “bu kişiyle nasıl boşanırım?” sorusunun cevabını da düşünmelisiniz. Evet, okuduğunuz cümle anlamsız gibi görünüyor olabilir. 
Bir ilişkiye başlarken ayrılmak ya da boşanmak gibi düşünceler aklımızda elbette olmaz, bunu düşlemez, kurgulamayız. Fakat boşanmak da evlilik kadar özgür iradenizle tercih edebileceğiniz bir olgudur. Bir ilişkiye ya da evlilik gibi bir olguya adım atarken, iyi olan yönlerin ve duyguların kazandığı bir yola adım atarız. Bu adım elbette bizi mutlu hissettiren bir adımdır. 
Fakat hayatın gerçeğinde her olumlu durumun tersi vardır. Hatta bir gerçek daha vardır; o an olumsuz gördüğümüz ve kabul ettiğimiz her şey, sonrasında bize dünyanın en olumlu sonuçlarını getirebilir. Evet sevgili okurlar, bu yazı ve hayat biraz karmaşık. 
Benim söylemek istediğim, evlilik bir başarı değildir. Evlilik bir fedakarlıktır. Her ailenin kendine ait bir parmak izi vardır. İki insan kendi hanelerine iki valizle girdiği an itibariyle kendilerine ait olan, fakat partnerine ait olmayan doğrularını ortak noktada birleştirip aynı valize koymayı göze almalıdır.
Son olarak evlilik evrensel değildir. Tarihe de bakıldığında evlilik yapıları, ideolojileri, sistemleri daima farklıdır. Buradan yapılması gereken çıkarım, kişinin evliliğinin diğerleriyle aynı olmak, benzemek, bütünleşmek gibi bir zorunluluğunun olmadığıdır.