Klasik Divan edebiyatımızın ve divan şiirinin dili Türkçe, Arapça ve Farsça ile harmanlanmış Osmanlıca denen eski bir dildir. Divan edebiyatı ve divan şiirini anlamak için kültürel bir hazırlık ve incelmiş bir zevk gerekir.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde yaklaşık 3 sene (1964-1967) Osmanlıca okuduğum yıllarda rahmetli amcam Bekir Sıtkı Özata ile Osmanlıca yazışarak Divan edebiyatını sevmeye başlamıştım.

Bugün Divan edebiyatında sevdiğim “Şah Beyitleri” sizlerle paylaşmak istiyorum.

Nâdân ile sohbet etmek güçtür bilene

Çünkü nâdân ne gelirse söyler diline… (Nâdân= Cahil, bilgisiz, kaba)

Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur,

Yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur…(Ehl-i kubur=Kabirdekiler) (Anonim)

Ne kadar büyük olsa da keder,

Zaman kuşunun kanatlarına takılır gider…(La fontaine)

Ayak idik baş olduk, kuru idik yaş olduk,

Kanatlandık kuş olduk / Uçtuk elhamdülillah… (Yunus Emre)

Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?

Felekler yandı âhımdan muradım şemi yanmaz mı? (Şem= Mum,ışık) (Fuzuli)

Derdim nicedir sinede pinhan iderim ben, (Pinhan= Gizlemek)

Bir ah ile âlemi viran iderim ben… (Viran = Perişan)

Âh ile komam dilleri zülfünde huzura, (Zülüf= Kara saçların bezediği sine)

Cem'iyyet-i ağyarı perişan iderim ben… (Nef’i)

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmüşüz,

Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz… (Urfa’lı Nâbi)

(Biz dünya bahçelerinin hem baharını, hem sonbaharını görmüşüz.

Biz, saadetin de kederin de hüküm sürdüğü zamanları görmüşüz)

Dilde gam var şimdilik sen gelme, lutf et ey sürür,

Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne…(Râsih)

(Mutluluk, gönlümde şu an gam var, sen gelme. Bir evde konuk üstüne konuk olmaz.

Bir şulesi var ki şem-i canın / Fânusuna sığmaz asumanın… (Şeyh Gâlip)

(Can mumunun öyle bir şulesi (ışığı) var ki, gökyüzünün fanusuna bile sığmaz..)

Ne efsunkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet,

Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten… (Namık Kemal)

(Ey hürriyetin büyülü yüzü, esaretten kurtulduk ama şimdi de senin esirin olduk.

Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde, / Evvel giden ahbaba selam olsun erenler..

(Bir gün ezel meclisinde buluşuruz. Evvel gidenlere selam olsun. (Yahya Kemal)

HAYATIN İÇİNDEN

1-Keyif ve mutluluk kanatlı bir kuşa benzer, konduğu yerde uzun süre kalmaz.

2-Tabiatın tercümana ihtiyacı yoktur.Güzelliğini anlamak için gelişmiş bir ruh yeter.

3-Bir soğukluk var memlekette. Mevsim Mart değil, dert sanki.

4-Magazin basını dekoltesi derin yarı çıplak kadınlara ”cesur kadın” diyor. Cesur kadınların cesaretini hayranlıkla izleyen erkeklere “sapık” diyor. Çelişkili bir durum.

5-Bir yobaz anlatıyor. “Uzaylılar bana geldi, Selamın Aleyküm diyerek, Kabe’nin yerini sordular. Baaddin, “Ta galaksiler ötesinden geldikten sonra seni bulup da Kabe’yi bulamayan uzaylıların….

6-Koca bir ülkenin aradığı çözümü bir kamyonun arkasında görürsün.

Dindarlığını Allah’a göster. Bana insanlığın lazım.

7-Sevdiğiniz insanların sevgisini hissetmek hayatımızı besleyen güneş gibidir. Sevgi güneşiniz hiç sönmesin.

8-Sıradan hırsız paranızı, cüzdanınızı, bisikletinizi çalar. Politik hırsız ise geleceğinizi, hayallerinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı ve neşenizi çalar. İkisi arasındaki fark, sıradan hırsız sizi seçer, siyasi hırsızı ise siz seçersiniz. (Voltaire)

9-Maalesef Türkiye cehaletiyle övünen bir ülkeye dönüştü.

10-Ya olduğun gibi görün, ya da psikoloğa görün. Uğraştırma beni!

29 Mart 2023