Görüşleri ve öngörülerine çok değer verdiğim arkadaşım, kardeşim, dostum ve Hürriyet Gazetesi dönemimde aynı zamanda stajyerim, (1980 sonrası) Kürt Gazeteci-yazar Cevat Korkmaz’ın, sadece Kürtlerle ilgili değil, siyasetteki gelişmelerle ilgili yaptığı yorumların doğruluk derecesini ölçmek için elimde bir alet yok, ama hedefin tam ortasına vurduğuna inanıyorum.

Okuyucularımın da bana ve yazdıklarına inanacağından eminim.

Son hafta içinde Kobani siyasi davasıyla ilgili kararlar açıklandıktan sonra “Ne yazacak” diye merak etmiştim.

Facebook sayfasında şu görüşü ortaya koymuş, Cevat Korkmaz:

“Geçen gün Bahçeli bey, Kürt sorunu için Freud’vari bir öneride bulundu, ‘Kürtlerle Türkler evlensinler’ dedi.

Dün Reis, ‘Biz boşuna mı üç çocuk yapın dedik’ sözleriyle destek verdi Başbuğa.

Şahsen ben, iki kere evlendim, iki eşim de Türktü.

Sosyolog Vahap Coşkun, on yıl önce beş milyon evlilik olduğunu açıklamıştı.

Şimdi altı milyonu aşmıştır.

Kürtlerle Türkler, yüz yıllardır çocuk yapıyorlar; yarısı Kürt, yarısı Türk çocuklar.

Doğu Perinçek de bir toplantı sonrası, (2000’e doğru Orta Doğu Haber Ajansı abonesiydi.) ‘En büyük kaygım sosyal dengesizliktir. Kürtler dokuz dokuz çoğalıyorlar’ demişti.

Kaygı, asla mutasyona uğramamış.

İlk günkü haliyle capcanlı duruyor.

Suriyeliyi getirenden hesap soramıyorlar, yemiyor…”

Bu görüşlere katılmamak mümkün değil.

Yıllardır Kürt partilerinin kapatılması için çırpınan, kapatmaya karşı çıkan Anayasa Mahkemesi’nin, bu kez kapısına kilit vurulmasını isteyen sayın Bahçeli, Kürt sorununun çözümü için “Kürtlerle Türkler evlensin” diyor.

Dalga geçer gibi…

Tek mesele buymuş gibi…

Üstelik Kürt partisi veya partilerinin siyaset sahnesinde olması neden sorun olsun  ki?

Yasalar var, Anayasa var…

Burası Muz Cumhuriyeti mi?

Amaç hedef saptırmak gibi…

Ülkenin ekonomi bataklığından nasıl çıkarılması gerektiğine kafa yorma yerine, sadece Kürt meselesine kafayı takmak ne kadar doğru, tartışılmıyor bile.

Rahmetli Demirel’in, 1980’lerde “Devlet Hazinesi 70 sente muhtaç hale getirildi” dediği günleri unutmuş değiliz.

Şu anda, bırakın 70 senti, 10 sente muhtaç durumdayız.

Sayın Bahçeli’nin,  yüzünü Saray’a dönüp:

“Ey Saray’ın mutlak sorumlusu, ülke nereye gidiyor?” diye sorduğunu duyan var mı?

Yok…

Peki neden?

Varsa yoksa Kürt’ler de ondan…

Kürtler ve Kürt partileri olmasaydı sayın Bahçeli ne yapardı dersiniz?

Bilemem…

Sayın Bahçeli bilir…