İkinci dünya savaşı sırasında annemin yapmak zorunda kaldığı “yağsız tarhana” çorbasının kokusu hala damağımda…
Savaş bu…
Henüz 7 yaşındaydım.
Ülkenin her yanında sıkıntılar devam ediyordu.…
Savaş bitti her şey normale dönmeye başladı…
2025 yılına geldik…
Ülkede her şey var ama bu kez satın alma gücü dibe vurmuş durumda…
Biz hala normalleşemedik vesselam…
Şu anda Avrupa ülkelerinin tümü yaşamından memnun, geride kalan tek gayrimemnun ülke Türkiye…
Çok partili demokratik hayata geçtiğimizden bu yana yalpalanan bir gemi içinde yol alıyoruz…
Hem hedefe ulaşamıyoruz.
Hem rotamızı bir türlü tutturamıyoruz.
Misal: Geminin dümeni Batı’ya kilitli, güvertedekiler ise tam aksi, yani Doğu yönüne doğru yürüyorlar…
Neyse, sayın Cumhurbaşkanımız müjdeli (!) haberlerinden birini tekrarlamış yine geçen gün…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HAK-İŞ’in 50. yıl programında, “Alın teri ve emek hiçbir ideolojiye, hiçbir hizbe, hiçbir klik ve gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete layıktır.” demiş.
Sendikal mücadelenin önemine vurgu yapmış, işsizliğin yüzde 8,5 olduğunu, kişi başına gelirin 17 bin dolara yaklaştığını ve Merkez Bankası rezervinin 185 milyar dolara çıktığını söylemiş. “Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz.” ifadelerini kullanmış.
İşte burada duralım ve biraz nefes alalım.
“Alın teri-emek- kutsaldır” filan…
Geçiniz bunları, sadede gelmek gerek.
Çünkü 24 yıldır bu sözler söylene söylene “raf ömrü”nü nicedir tamamladı…
Gelelim USA dolarlarına…
“Kişi başına gelir 17 bin doları bulmuş.”
Bakınız, gelirimizi dolarla hesap ediyoruz, nedense TL’ye çevirmeye üşeniyoruz adeta…
Buyurun size:
17 bin dolar eşittir: 714.000 TL.
Aylık nedir:
714.000 : 12 = 59.500 TL.
Kişi başına düşen bu para ile iki kişilik bir aile bir ay boyu geçinebilir.
Ya bir kişi çalışıyor ve aile iki veya üç kişiden ibaret ise…
Peki, ailenin tek kişisi asgari ücretle, yani 21 bin lira ücretle çalışıyorsa?
Sayın Erdoğan’ın açıkladığı ve Saray uzmanlarının hesaplarına göre olsa, yıllık 17 bin dolar kazanmak hayal gibi
Yani kaç kişinin, ülkemizde kaç milyon kişinin aylık geliri 59 bin 500 lira…
İşçi sınıfının değil…
Asgari ücretlinin değil…
Emeklinin hiç değil…
Peki bu aylığı alanların ülke nüfusuna göre oranı nedir?
Önemli soru bu…
Orta direği çökmüş bir ülkenin, emeklisinin semt pazarlarına hava karardıktan sonra gitmesine mi hayret etmeli, yoksa asgari ücretin 21 bin lira olduğu bir ülkede ay sonunu getiremeyen ailelerin içler acısı durumlarına mı yanmalız?
İnşallah, 2. Dünya Savaşı dönemine geri dönmeyiz.
Yağsız yapılan tarhana çorbasına muhtaç kalmayız umarım…
Ağız tadımız bundan daha fazla kaçmaz.
Umarım.