Geçen hafta, yıllar önce öğretmenler günü için yazdığım bir dörtlüğümü Facebook’ta paylaştım. Çok beğeni ve güzel yorumlar aldığım için sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Öğretmen oldum, ilk duvarlar dinledi beni,

Biraz olgunlaştım sıralar dinledi beni,

Merak etti gençler “bu adam ne diyor?” diye,

Sevgiyle söylendim çocuklar dinledi beni…(Mehmet Özata)

Öğretmenler gününde, Çorum lisesinden öğretmenlerim olan güzel insanlar Bengü Can Topaloğlu, Metin Aşkın ve Hikmet Dikmen’i arayarak hal ve hatırlarını sordum, sevgi, saygı ve sağlık dileklerimi ilettim.

Daha sonra Serik lisesinden, Antalya Çağlayan lisesinden ve Antalya lisesinden telefonla arayan öğrencilerimizle doyumsuz bir muhabbete daldık.

Ben yaklaşık dokuz yıl öğretmenlik yaptım ama binlerce öğrencinin hayatına dokunarak onlarla sevgi ve saygıya dayanan ağabey, kardeş ilişkisi içinde bugünlere geldik.

yaklaşık 150-200 öğrencimle ara sıra da olsa haberleşerek ağabey-kardeş ilişkilerimizi devam ettiriyoruz. Onların “Bir emriniz var mı hocam?” diyerek halimi hatırımı sormaları beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor.

Öğretmenlik hayatımda beni çok etkileyen bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

1978 yılında Antalya lisesinde tarih öğretmeni ve idareci olarak çalışıyorum.

Bir sabah spor yaparken afişleme yapan bir gencin kurşunlandığını duydum. Caddede yürüyüş yapan herkes bir anda sır oldu. Ben koşarak kurşunlanan gencin yanına gittim. Baktım kanlar içinde acı ile kıvranan genç benim öğrencim. Oradan geçen taksileri çağırdım hiç biri durmadı. Yola çıkarak bir at arabasını zorla çevirdim ve yaralı genci kucaklayarak at arabasına bindik ve yakındaki hastaneye götürdüm.

Hastane başhekimi arkadaşımdı, hemen ona giderek olayı anlattım ve çocuğa sahip çıkmasını rica ettim. Ben de her gün hastaneye giderek 13 kurşunla delik deşik edilen zavallı gence moral vermeye çalıştım.

doktor arkadaşlarımın çok yakın ilgileri maharetleri sayesinde yaklaşık 7-8 ameliyat geçiren genç mucize kabilinden kurtularak hayata döndü.

yıllarda terör korkunçtu. Günde 25-30 kişi öldürülüyordu. Antalya lisesinde bahçeye yakılarak atılan lastikleri söndürüyor, okulda yapılmaya çalışılan eylemleri önlüyor, doğru dürüst eğitim yapamıyorduk. Ben de o koşullarda Türkiye’de eğitimi umutsuz vaka olarak gördüğüm için öğretmenlikten ayrılmayı düşünüyordum.

Bir yıl sonra (1979 Temmuz) emeğimin karşılığını alamadığım öğretmenlikten ayrılarak Mobil Oil Türk A.Ş. ne girdim ve Batman’a gittim.

Batman’da çalışırken Antalya’dan kurşunlanan öğrencim gelerek, “hocam Antalya’da bir banka soygunu olayına beni de karıştırmışlar ve ben de kaçarak size geldim” dedi.

Şaşırdım tabii. Bir Amerikan şirketinin Batman Büro amirliğini yapıyorum. O devirde aşırı sol gruptan bir gence sahip çıkmak başlı başına bir olaydı.

Öğrencimi evimde misafir etmeye korktum ve onu Batman’da bir otele yerleştirdim. Gece telefonla Antalya’da bir partinin il başkanı dostumu arayarak, bu gencin böyle bir olaya karışmamış olduğunu, bu çocuğa sahip çıkmazsak hayatının söneceğini söyledim.

Olayın vahametini kavrayan il başkanı, “hocam sen çocuğu Antalya’ya gönder, ben kendisini otobüsten alarak karakola teslim eder ve olayın takipçisi olurum” dedi.

Gece otele giderek genci Antalya’ya gitmesi için ikna ettim. Sabah Akdeniz Seyahat otobüsü ile Antalya’ya uğurladım. Antalya’da genci otobüsten alan il başkanı doğruca karakola giderek olayı anlatmış ve genci polislere teslim etmiş.

Olayı titizlikle takip eden il başkanı kardeşim sayesinde gencin suçsuzluğu anlaşılmış.

İl başkanı gence kendi önce dükkanında iş vermiş. Daha sonra Aksu’da bir fabrikaya yerleştirmiş. İş, güç sahibi olan genç sonra evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmış.

BAADDİN FIKRALARI

1-“Hocam, kocamın Ukrayna’da sevgilisi ve çocuğu olduğunu öğrendim. Kocam beni aldatmış oluyor mu? Yurt dışı aldatmaya girer mi?”

2-Bizler “arkası gelmez dertlerimin” şarkısını söylerken göbek atan insanların çocuklarıyız. Kimse bana normal olduğumuzu söylemesin!!

3-Öküzlerin bakmasından şikayetçi isen, bayramlık tren gibi süslenmeyeceksin bacım.

4-Dedeme “sana mahalleden bir Suriye’li kadın bakalım” dedim. “Acele etme hele Ukrayna da karışık“dedi.

5-“Ulan neden kafam rahat” diyorum, meğer sevgilim yokmuş.

27 Kasım 2019