Seçimler bitti fakat tartışmaları sürüyor, uzun bir süre de devam edecek. İktidar taraftarları zafer sarhoşluğu içinde, bu nasıl ve neyin zaferi tam anlayamadık. Ülkenin dört bir yanında, hatta yurt dışında çılgınca kutlamalar şımarıklık, görgüsüzlük diz boyu.

İktidar Pirus Zaferini kutluyor; Bu günlerde sık duyduğumuz Pirus Zaferi; kazanırken kaybetmek olarak tarihteki yerini alıyor. Grek Kralı Pirus milattan önce 279 yılında Roma’ya saldırıyor, ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini gözden çıkarıyor. Sonuçta savaşı kazanıyor, fakat elindeki tüm ordusunu, varlığını da kaybediyor. Dönüp baktığında arkasında üç beş yaralı askeri kalmış, her şeyini kaybetmiş. Acı acı haline bakıp “Tanrı bana bir daha böyle zaferi göstermesin” sözü 2300 yıl evvelinden tarihe geçmiştir.

İktidar eşitsiz koşullarda Pirus Zaferi için neleri feda etmedi ki…

Seçim kazanacağım diye ülkenin tüm kaynaklarını tüketti. Hazine “Tam takır, kuru bakır”. Merkez Bankası’nda bir dolar döviz kalmamış. Bir doları olan yurttaş Merkez Bankası’ndan daha zengin. Enflasyon hortladı, iktidar elindeki medya gücünü kullanarak “Kılıçdaroğlu enkaz devretti” derse, oy aldığı kesimleri inandırırsa, şaşırmayacağım. Taraftarını gaza getirmenin başka yolu da yok. Seçimler öncesi bir yazımın başlığı “Yalan İmparatorluğu” idi.

Yanılmamışım, iktidar yalan imparatorluğu sayesinde seçim kazandı. Kılıçdaroğlu TRT’den 32 dakika yararlanırken kendisi devletin televizyonundan 48 saat beyin yıkadı. Valilerini, kaymakamlarını seçim odaklı seferber etti. Başta İçişleri Bakanı istifa etmedi. Garipliğe bakar mısınız? Hem İçişleri Bakanı hem de seçilmiş milletvekili olarak iki sıfatla görev yapıyor.

Montaj videolar, yalan, dolan, talanın bini bir para. Halka korku salınmakla kalmadı, camilerde bazı imamlar “silahlanın” çağrısı yaptı. Hatta kendi “çifte silahının ağzına kadar dolu “olduğunu söyledi. Sultanahmet Camiine kürsü kurulup seçim konuşması yapıldı.

Kazanılan Pirus Zaferi kutlamaları yapılırken daha acıları sönümlenmemiş depremzedeler bile düşünülmedi. Resmi kayıtlara göre 50 bin, beyanlara göre 100 bin insanımızı kaybettiğimiz depremzedelerin acıları bile gözetilmedi. Her şey iktidar ve zaferi için. 

Her seçimde bir hileye parmak basan iktidar, bir dönem mühürsüz oyları kullandı, bir dönem trafolara kedi soktu, elektrikleri kesip “hokus pokus” yaptı. Bir dönem “Atı alınca Üsküdar’ı geçti”. Bu seçimde ithal seçmen, seçimlere damgasını vurdu. Demokrasinin ve kadınlarının seçme-seçilme hakkı olmayan zengin Araplara, satın aldıkları evlerle birlikte vatandaşlık hakkı tanındı. Promosyon olarak oy kullanma hakkı verildi. 4 Eşli Arap’ın kadınının kendi ülkesinde oy kullanma hakkı yok,  fakat Türkiye’nin rejimini değiştirmek için oy kullanıyor. Türk Kadının kaderini değiştiriyor.

Sevgili yurttaş senin dilini dişini bilmeyen, kendi ülkesinde oy kullanma yetkisi olmayan, çok eşli Arap’ın çifter çifter eşleri Avrupa’dan önce 1934’de seçme seçilme hakkı tanınan, Nene Hatunların, Kara Fatmaların torunu Türk Kadınının kaderini değiştirdi.

Pirus Zaferiniz kutlu olsun!

Tüm bu haksızlığa, hukuksuzluğa, eşit ve adil olmayan seçim sistemine karşı, toplumun nitelikli yüzde 48’lik kesimi direniyor. İktidarın yalanlarına teslim olmuyor. Katı ve kara, özü soygun, yalan, talana dayalı, uygarlıktan demokrasiden insan haklarından, özgürlükten nasibini almamış rejiminizle toplumun yarısını ağlatarak diğer yarısını güldüremezsiniz.

Keşke Pirus değil ama gerçek adil bir zafer kazansanız ve bizi de o zafere ortak etseydiniz. Zira aynı gemideyiz, batarsak da, çıkarsak da birlikteyiz. Kazanırken kaybettiniz, umut demokrasiye inanan toplumun yarısının her şeye rağmen var olmasıdır. Büyüyerek de var olmaya devam etmesidir.