Üşüdür yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel olaylardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Bir kez daha haykırıyoruz: Bu bir mücadele günüdür! Bugün, yaşam hakkımız, eşitliğimiz, özgürlüğümüz ve onurumuz için sokaklardayız; hayatın her alanındayız.” dedi.
“ŞİDDET SİSTEMATİK BİR İNSAN HAKKI İHLALİDİR”
Kadına yönelik şiddetin fiziksel, psikolojik, ekonomik, dijital ve toplumsal biçimlerde sürdüğünü belirten Üşüdür, son yıllarda artan kadın cinayetlerine dikkat çekerek, 2024 yılında 452 kadının katledildiğini, yalnızca Ekim 2025’te 19 kadının öldürüldüğünü ifade etti.
“EŞİT ÇALIŞMA HAKKI SAĞLANMALI”
Kadınların işyerlerinde uğradığı şiddet ve ayrımcılığın da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen Üşüdür, Türkiye’nin ILO’nun 190 sayılı sözleşmesini acilen onaylaması gerektiğini dile getirdi. Kadınların eşit işe eşit ücret, kreş hakkı ve güvenceli çalışma talebiyle yıllardır mücadele ettiğini belirterek, “Bunlar lütuf değil, temel insan hakkıdır.” ifadelerini kullandı.
“KADIN VE ÇOCUK İŞÇİLER EN KIRILGAN KESİM”
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine değinen Üşüdür, güvencesiz çalışma koşullarının kadın ve çocuk işçileri daha tehlikeli alanlara ittiğini söyledi. 2025’in yalnızca Ekim ayında 169, yılın ilk on ayında ise en az 1737 işçinin yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Çocuklar okulda olmalı; kadınlar ise istihdamdan dışlanmamalı.” dedi.
“SOSYAL POLİTİKALAR YETERSİZ; YAŞAMLARIMIZ TEHDİT ALTINDA”
Mevcut sosyal politikaların toplumun ihtiyaçlarını karşılamadığını belirten Üşüdür, öğrencilere ücretsiz bir öğün bile sağlanamadığını ifade etti. Dilovası’ndaki patlamada hayatını kaybeden kadın ve çocuk işçileri, nefret cinayetlerine kurban giden kadın cinayetlerini hatırlatarak, “Bu ölümler kapitalist sömürü düzeninin ağır sonuçlarıdır.” dedi.
Açıklamasını mücadele vurgusuyla bitiren Üşüdür, “Haklarımızı büyütmekten, yaşamlarımızı savunmaktan ve eşit bir gelecek için mücadeleyi örgütlemekten geri durmuyoruz.” dedi.