“Biz İstanbul’a ihanet ettik!”

Bu sözün sahibi Sayın Cumhurbaşkanı.

Peki sadece İstanbul’a mı? Diğer illere yapılmış ihanetler, doğa katliamları yok mu?

Örneğin bir çok belediye başkanı görevden alındı, istifa ettirildi. Suçları neydi? Bu illere de ihanet edilmiş olmasın!..

Yine soralım, 1. derecede sit alanı Salda Gölü’nün başında Azrail nöbet tutuyor, burada da böyle bir belirti mi var?

Mitolojiye göre tanrıların tanrısı Zeus, Kazdağları’ndan Troia Savaşları’nı izliyordu. İlk güzellik yarışması Kazdağları’nda yapılmış, Kainat Güzeli Afrodit birinci gelmiştir. Kazdağları da Afrodit kadar güzel değil mi? Kazdağları sadece doğal hali ile değil, kültürel yönüyle de dünyanın ilgisini çekmektedir. Ayrıca Kazdağları’nın sahibi insanlardan önce, tavşanlar, tilkiler, kuşlar, sincaplar, geyikler, kaplumbağalar, kelebekler, uğur böcekleri ve ağaçlar değil midir? Binlerce ton siyanür zehiri dökülerek katledilen binlerce ağaç ve canlı, bozulan ekolojik denge, kapsama alanı dışında mı kalıyor?

Biz “yaş kesen, baş keser” olarak bilirdik, şimdiki yöneticiler bunu “yaş kesen, hoş keser” e dönüştürdü.

Doğaya karşı bu acımasızlığınız nedir? Çevresi boğum boğum yeşil, halka halka, rengarenk Uzungöl yok artık. Etrafına betondan kelepçe vuruldu. Burada da bir ihanet belirtisi var mı?

Mardin’in en güzel üzüm bağları ve zeytinlikleri alev alev yanıyor.

Şirince’de ağaç katliamı başladı, başlayacak (mermer ocakları için)… Matematik köyü yakınlarında.

Aydın’ın kurulu jeotermal santrallarının; incirleri, zeytinlikleri, çocukları, kadınları, erkekleri, yaşlıları hasta ettiğini biliyor muyduk? Ülkede kanser oranının hızla artmasını neye bağlıyorsunuz?

Şimdi Munzur’un en verimli su kaynaklarında sıra; yok edilmek üzere, altın ve mermer uğruna. Dünya var olalı beri, insanlar o altını ve mermeri çıkarmadan yaşamış, ama susuz ve havasız ne kadar yaşayabilir? Buna ne diyeceğiz?

Karadeniz’de çeşit çeşit kuşların sesleri, suların şırıltısı esen rüzgarın uğultusu ile bir senfoni oluşturuyordu. HES’lerle o suları kuruttunuz. O kuşları susturdunuz. O doğal müzikal koro yok şimdi.

Dalaman’da çıkan yangında, Bakanlık emriyle yangın söndürme uçakları kullanılmadı. Binlerce ağaç yandı. Milyonlarca börtü böcek yandı, yok oldu. Arılar öldü, evet evet arılar öldü. Arılar ölürse doğal hayat ta ölür, bunu biliyor muyduk? Yangından geriye geyiklerin boynuzları ile, kaplumbağların kabukları kaldı. Peki, bunun adına ne denir?

Kuzey Ormanları, Akkuyu, Hasankeyf, Eskişehir, Alpu Ovası, Yatağan, Marmaris Okluk Koyu, Aydın, Manisa, Arhavi....Yakınlarda Selçuk-Şirince kasabası var, say say bitiremiyoruz doğa katliamını.

Kanada’lı Alamos Gold şirketi Türkiye’yi kandırdı mı? Yoksa dolandırdı mı? Çıkan altının yüzde 4’ü bize kalıyor. Yetmez bir de şirkete teşvik kredisi 865 milyon lira sunmuşuz. Buyrun yalanlayın yalanlayabiliyorsanız. Ülkenin ciğerlerini sökme teşviği…

Kanada’nın bayrağı akçaağaç yaprağıdır. Yüzde 46’sı ormanlarla kaplı bir yeşil deniz. Orada tek bir ağacı bile kafanıza göre kesemezsiniz. Ormanlarını gözleri gibi koruyorlar. Hatta bayraklaştırarak sembolleştirmişler. Oysa ülkemizde ormanlarımızı vahşice katlediyorlar.

Bu iktidar döneminde doların yeşili, doğanın yeşilini esir almıştır. Esir muamelesi yapılsa bari, adeta katlediliyor doğa.