Sungurlu’da önce kaymakamlığa, oradan da İlçe İlköğretim Müdürlüğüne uğruyorum. İlköğretim Müdürlüğü ortaokul yapısı içinde…  Kendilerine iki oda ayrılmış. Birinde ilköğretim Müdürü görev yapıyor,  diğerinde ise bir memur var. Müdürü yerinde bulamadım Ortaokul sınıflarından birine derse gitmiş. Bir saat sonra yeniden uğradığımda müdürün yerinde olduğunu öğreniyorum. Kapıyı vurup, “gel” çağrısıyla odasına girdiğimde, daha ben kendimi tanıtmadan:

“Buyur evladım, demişti.  “Bir şey mi diyorsun?”

Bense:

“Efendim, Ben Büyükpolatlı köyüne atanan öğretmenim dediğimde Müdür Bey şaşkınca bakmış, ardından:

“Öğretmenim kusura bakmayın. Ben sizi bitişikteki ortaokulun öğrencilerinden birisi sanmıştım. Üstelik size “evladım” diye hitap ettim.”    

“Kusuru yok efendim. Elbette bizler sizlerin evladı sayılırız.”

“O kadar gençsiniz ki sizin öğretmenlerimizden birisi olacağınız aklıma bile gelmedi. Neyse, buyurun oturun,” demişti.

Bu sırada kendisine çay getiren çaycıya, bir de benim için istemişti.

Ben teşekkür ederek:

“Zahmet etmeyin efendim,” demişsem de, çay gelmişti. Göreve başlama kararnamemde okuluma aynı zamanda yetkili müdür olarak atandığımı görünce gülümsemiş:

“En genç müdürümüz sen oldun öğretmenim” demişti. Göreve başlama işlemlerimi tamamladıktan sonra, köy ve okul hakkında da bilgiler edinmiştim. Köyde, geçen yıl gelmiş bir yedek subay öğretmen varmış. Yalnız olmayacağım için sevinmiştim ben de.

Beni tanımak için sorduğu soruları da yanıtlamıştım. Özellikle iki ağabeyimin, iki amcamın, iki dayıoğlunun, bir dayımın, üç yakın akrabamın öğretmen olduğunu söylediğimde şaşkınlıkla:

“İnanamıyorum!” demişti.

Köyümüzde, Köy Enstitülerinden yetişmiş 33 öğretmen var dediğimde ise şaşkınlığı daha da artmıştı.

“Bravo!..” demişti. “Kutluyorum sizleri! Köyünüz aydın  ve büyük köy olmalı.

“Öyle efendim” demiştim ben de.

Eğitim öğretimle herhangi bir sorunum olursa çekinmeden mutlaka kendisine aktarmamı istemişti. Okuluma ait resmi yazılar da varmış; onları da alıp ayrılırken, başarılar dileyerek yolcu etmişti beni.

Zorlukları bir eğitimci arkadaşla karşılıklı yardımlaşarak aşmak; yararlı ve başarılı olmak daha kolay olmalı diye düşünerek cebimde göreve başlama yazımla birlikte ayrılmıştım oradan.

Bundan böyle Büyükpolatlı Köyü İlkokulu Öğretmeni ve Müdür Yetkilisiydim.

Köy, Sungurluya 26 kilometre uzaklıkta Ankara yönündeymiş. 19’uncu kilometreden, 7 km. içerde, güney kesime düşüyormuş. Görevlendirildiğim köye yakın Alembeyli köyünün kamyonu varmış. İlçe İlköğretim Müdürlüğünün karşısındaki Saat Kulesi’nin önünden hareket edeceğini söylemişlerdi. Bir iki vatandaşa sorarak arabasıyla birlikte sürücüsünü buluyorum. Çok sürmüyor, beklenen yolcuların da gelmesiyle birlikte, ikindi vaktini geçerek hareket ediyoruz. Sürücü İlyas’ın yanındaydım. Onunla söyleşerek yarım saat sonra Alembeyli köyüne ulaşıyoruz. Uzaktan gösterdikleri Büyükpolatlı köyü, Alembeyli’nin doğu yönüne düşüyor. Yayan yürüyerek bir buçuk saat çekiyormuş. Sürücü İlyas, yolcularını indirdikten sonra, Büyükpolatlı’ya yönleniyor. İşi varmış orada. Bu 7 km.lik yolu yürümekten kurtulduğum için, oldukça şanslı sayıyordum kendimi.

BÜYÜKPOLATLI KÖYÜNDEYİM

Güneş batmadan ulaşıyoruz köye. Köy, doğu batı yönünde uzanan kuru bir derenin iki yamacına kurulmuş; doğuya doğru yükselip gidiyor evleri. Tek ya da iki katlı yapılarının hepsi de toprak damlı. Sonradan sadece okul, cami ve bir iki varsıl kişinin evlerinin kiremit çatılı olduğunu görecektim. Okulu, köye girmeden Sürücü İlyas gösteriyor uzaktan. Güney kesimde, köy dışındaki yamaçta…

(SÜRECEK)