ÖNSÖZ
Görme engelli dostum Fazlı Koçak ile ben
Yıllar sonra tanıştım. Tanışsaydım önceden.
Yaşama karşı onun, onurlu dik duruşu;
Yaşamı başarıyla, sevgiyle dolduruşu…
Elbet candan kutlanır, elbette alkışlanır;
Her sabah yaşamaya, yeni baştan başlanır,
Onda sonsuz dostluğu, sevecenliği gördüm.
Dramlı yaşamının, sonra izini sürdüm.
Benim yazar can dostum, saygı ile andığım;
Her aklıma düştükçe özlem ile yandığım…
Fazlı’nın yaşamını, Ozulu Hocam yazmış;
Açıkçası, başkası böyle anlatamazmış.
Ozulu’yu yeniden rahmet diliyle anıp;
Onun yazdığından da oldukça yararlanıp...
Fazlı’nın yaşamını yazıp şiir diliyle;
Destana dönüştürdüm, dikeniyle, gülüyle.
Başardım mı bilemem, bu destan elbet O’nun;
Takdir, önce Fazlı’nın; sonra, okuyucunun…
YAŞAM ÖYKÜME GİRİŞ
Görünmez el her yöne, her yere ve her şeye;
Siyah bir tül çekiyor, beni sokup köşeye.
Çevremdeki herkese: “Bakın!” diyorum ancak;
“Görmüyoruz,” diyorlar. Karardı köşe bucak.
O tül kalınlaştıkça, bana kabus oluyor;
Durumum hiç kimsenin, umurunda olmuyor.
Gözlerimin önünden, cisimler kayboluyor;
Tüm renkler karışıyor, sade siyah kalıyor.
Doktorlar: “Yapılacak bir şey kalmamış.” Diyor.
İsyanlar yüreğimde bomba gibi patlıyor.
Ancak görmezliğimi, kabullenemiyorum.
Yapılacak ne var ki, bunu bilemiyorum.
Henüz orta 2’de, 14’ünde öğrenci;
Yarım kaldı okulum, yürekte büyük sancı.
Düne kadar güneş her yeri aydınlatırken;
Yitirdim o ışığı, çocuk yaşımda erken.
Benim için evimiz, karanlık kafes şimdi;
Belli ki bundan böyle, görmezlik kaderimdi.
Daha düne kadar ses, sıradan bir sözcüktü;
Karanlıklar üstümde, dağlar kadar bir yüktü.
Ses, şimdi karanlığın bana penceresiydi.
Duyduklarım dünyada, her bir şeyin sesiydı.
Varlığımı sesimle, sesle duyuruyordum;
Varlıkları seslerle ancak algılıyordum.
Keşfettiğim bu dünya, şimdi sesler dünyası;
Sürecek yüreğimde, görmezliğimin yası.
Açılmayacak. Yazık! Gözlerimin perdesi.
Hem annemin, babamın, kardeşlerimin sesi;
Radyonun, çocukların, yağmur, rüzgarın sesi;
Fırtınanın, tipinin, ayazın, karın sesi.
Yakınlardan duyulan kedi, köpek sesleri;
Tavuk, horoz, kuş sesi… Korkunun nefesleri.
Karışık gürültüler; uzaklardan yansıyan;
Görmezlerdir onları farklı biçimde duyan..
Her ses bir görüntüdür, bunu ben biliyorum.
Görenler değil elbet; görmez, getirir yorum.
Sesler sahiplerinin simgeleridir bence;
Yüreğime bir sızı çökerken ince ince…
Her ses bir kare resim, her ses bir farklı duyum;
Duyulan bu seslerle nasıl kurulur uyum?
Duyulan sesleri de, tanımak zaman ister;
Dikkatle uğraşarak, dökülecek hayli ter.
Ne değin çok çeşitli sesler varmış dünyada?
Bulunduğum her mekan bana karanlık oda.
(Sürecek)