Toplumda, bazı kişilerin doğuştan şanslı olduğuna inanılır. Genellikle de bunlar varlıklı ailelerin çocuklarıdır. Ellerinde maddi olarak büyük güç vardır ve bunu diledikleri dibi kullanma yetkisine de sahiptirler.

Konuyu yaşadığım birkaç örnekle daha iyi anlatmaya çalışayım.

Bundan 20 yıl kadar önce, özel bir eğitim kurumunda çalışırken, sınavlarda beklenen başarıyı gösteremeyen bir çocuğun fabrikatör babasıyla konuşuyoruz. Bir ara baba çocuğuna dönerek aynen şunları söyledi:

-“Oğlum okuyacaksan oku. Yok, okumayacaksan bırak okulu geç fabrikanın başına. 4 trilyonluk fabrikayı (20 yıl önce) yönetecek doğru dürüst bir adam bulamadım.”         

Bir başka örnek:

Akşam yaya olarak evime gidiyorum ve tam da lisenin dağılma saatinde arka araç çıkış kapısının önündeyim. Araçlar peşi peşine çıkarken yana çekilip beklemeye başladım. Bu arada da araçların içindekilere şöyle bir göz atmadan edemedim. Ben öğretmenlerin araçları diye düşünüyordum ama ilk 15 aracın sürücülerinin tamamı lise öğrencileriydi ve hepsinin yanında da birer kız oturuyordu. Bazılarının arka koltuğunda da bir kızla delikanlı vardı.

Şöyle bir düşündüm: Bu sürücüler henüz lise öğrencisi olduklarına göre ehliyetleri olamazdı. Babaları, bu ehliyetsiz çocuklarının ceplerine bolca parayı koyup altlarına da deposu dolu arabayı çekerek okusun diye göndermişti. Eee onlar da boş duracak değillerdi ya birer kız ayarlayıp arabaya atmışlardı.

Gene düşündüm: O yaştaki bir genç başka ne hayal edebilirdi ki! Çok büyük bir çoğunluğunun hayal ettiği her şeye sahiptiler ve eminim ki onlar için okumak en son sıradaki tercihti. Hem niye okusunlar ki! Zaten o yaşın gereği en başta gelen istediklerine şimdiden kavuşmuşlardı ve öğrenciliği de aileye ayıp olmasın diye hobi olarak sürdürüyorlardı.

Bir örnek daha…

Ankara’da üniversite kazanmış iki kızımız ve anneleriyle kalacak yer konusunu konuşuyoruz. Annelerden birisi aynen şöyle söyledi:

-“Bak kızım, bizim gelirimizle sana devlet yurdu dışında başka bir yer bulamayız. Yerleştirelim bir yurda, orada taş gibi 4 sene kalır, okulunu bitirirsin.”

Diğer annenin söyledikleri ise daha farklıydı:

-“Kızım şimdilik bir yurda yerleş. Eğer yapamazsan bir iki ay sonra sana bir ev tutarız, oraya geçersin.”

Sonuç mu? Aynen dedikleri gibi oldu. Birinci kız üniversite hayatı boyunca yurtta kalırken, diğeri üç ay olmadan eve çıktı.

Gördüğünüz gibi bazıları gerçekten şanslı doğuyor galiba. Tabii ki burada asıl sorgulanması gereken hangisinin daha doğru ve çocuğumuzun geleceği için isabetli bir tercih olduğu.

Eee, o da bakış açımıza bağlı. Öyle değil mi..!

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·       Şans, doğal gübredir; boktan bir şeydir yani. Ne zaman nereye düşeceği belli olmaz. Kilimine düşerse kirletip desenini değiştirir, her şeyi bok eder. Oysa toprağına düşerse besler, karnını doyurur. KIZILDERİLİ KİTABESİ

·       Şans, beceriksizlerin maharete verdikleri isimdir. CENAP ŞAHABETTİN

·       Yoksul insanlar şansa inanırlar. Rabelais

·       Hayat = Çalışma x Doğruluk x Bilgi x Beceri x Şans. Eğer şansın sıfırsa, sonuç da koca bir SIFIR olur. SAMİ ZAN

·       Karşımıza fırsat çıktığında hazır olma becerisine 'şans' denir.

·       Rast gelirse işin, mermere geçer dişin; rast gelmezse işin, yoğurt yerken bile kırılır dişin... ANONİM

·       Para isteyince pantolonumu getir diyen bir babanız varsa çok şanslısınız. ANONİM

·       Başarılı olmak için çaba gösterirsen şans seninledir. Tembeller için şans diye bir şey yoktur. MONTESQUİE