Köy Enstitüleri Dönemi dediğimiz 1940-1954 arasındaki o 14 yıllık süreçte ülkemizin kazanımları ise; yetiştirilen 1.308 kadın ve 15.943 erkek, toplam 17.251 köy öğretmeni; onlarca yazar, şair, sanatçı ve bilim insanıdır. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran,  Ali Dündar, Osman Bolulu, Bekir Semerci, Dursun Akçam, Adnan Binyazar ve Musa Uysal http://209.85.129.132/search?q=cache:CZ84Cegpk9oJ:tr.wikipedia.org/wiki/ - cite_note-7 gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.

TANIDIĞIM KÖY ENSTİTÜLÜ

AĞABEYLERİM

Sanat yaşamımda tanıdığım; İstanbul, Ankara, Zonguldak Devrek ve Bartın kitap fuarlarının, kültürel sanatsal etkinliklerde birlikte olduğum, aynı stantlarda kitaplarımı imzaladığım, kendilerinden çok şeyler öğrendiğim ve onların çağdaşı olmaktan büyük onur ve gurur duyduğum köy Enstitülü yazar ağabeylerimin anılarından ya da yazılarından birer örnek sunmak istiyorum. Bunlar Mahmut Makal, Ali Dündar, Osman Bolulu, Musa Uysal (EMMİ) ve Recep Bulut’tur. Bugün hiçbirisi hayatta değil. Kendilerini saygı ve özlemle anarken, yerleri cennet olsun, ışıklar içinde uyusunlar diyorum.

MAHMUT MAKAL

(1930- 10 Ağustos 2018)

19 Ekim 1999 Bartın Kitap Fuarında akşam Mengenliler lokantasında yemekteyiz; söyleşiyoruz yazar dostlarla..

Mahmut Makal’la yan yanayız.

“Arkadaşlar.“ diyorum masadakilere. “Mahmut Ağabeyle ilgili bir “Sakal-Makal Öyküsü” var. Birçoklarınız bu konuyu birilerinden duymuş, ya da benim gibi dergilerden okumuşsunuzdur. Ama yakınında olanların dışında bu konuyu bizzat kendi ağzından dinlememişsinizdir sanırım. Mahmut ağabeyden bu konuyu anlatmasını istesek, bir kez de bizlere anlatırlar mı acaba? Ne dersiniz?”

Özellikle genç yazar arkadaşlar:

“İsteriz,” diyorlar. “Kulağımıza çalındı ama tam olarak aslını bilmiyoruz. Anlatırsa zevkle dinleriz.”

Kırmadı bizi Mahmut Ağabey.

“Hay hay!” dedi. “Anlatalım Gündoğar.”

Can kulağıyla dinlemeye koyulduk.

 “Bizim Köy” adlı ilk kitabımın çıktığı 1950 yılı ocak ayı. Bu kitabımın yankısı büyük oldu. O yanını anlatmaya gerek yok. Aynı yıl Bedri Rahmi Paris’e gitmiş. O dönemde Arap ve Türk öğrencilerinin uğradığı bir kahve var: “Cafe Shop”. Bulvar Sen Mişel’e yakın. Bedri Rahmi buraya uğramış. Adı geçen yeri, o olaydan 15 yıl sonra Paris’e yolum düştüğünde ben de gördüm. Orada doktora tezi yapan Türk öğrenciler Bedri Rahmi’nin masasının çevresinde toplanmışlar.

Sormuşlar:

“Türkiye’de ne var, ne yok?

Bedri Rahmi de benim kitaptan söz ederek: “Bu günlerde “Bizim Köy” adlı bir kitap çıktı. Fırtınalar kopardı. Herkes onu konuşuyor,“ demiş.

Doktora öğrencilerden sakallı birisi, ne anlattığını sormuş bu kitabın.

O da:

“Köylerimizdeki sefalet, cehalet ve geri kalmışlıkla birlikte, irticanın da alıp yürümüş olduğunu; kısaca köylünün halini anlatıyor” demiş.

O sakallı genç yumruğunu masaya vurarak:

“Ne gezer benim ülkemde sefalet, cehalet ve irtica?.” demiş.

Bedri Rahmi akşam kaldığı yerde bir şiir yazar. Şiiri “Yeditepe” dergisine Hüsamettin Bozok’a gönderir. Şiir, 1950 yılının Eylül sayısında yayımlanır.

Uzun bir başlığı vardır şiirin. Aynen şöyledir:

“SAKAL-MAKAL

YAHUT

AFERİN OĞLUM AHMET

BU YOLDA DEVAM ET

Herifçioğlu ‘Sen Mişel’de koyuvermiş sakalı

Neylesin ‘Bizim Köy’ü, nitsin Mahmut Makal’ı

Esmeri, sarışını, kumralı, kuzguni karası

Cebinde dört dilberin telefon numarası

Bir elinde telefon, bir elinde kesesi

Uyyy! Yesun oni nenesi

Yesun oni nenesi”

Bedri Rahmi’nin İstanbul Tünel’de resim atölyesi vardı. Yanına uğradığımda anlatmıştı bana. O sakallı genç, Turan Güneş’miş. Ama o dönemde, Avrupalarda öğrenim gören varsıl çocukları, ne bilir Anadolu köylüsünün halini, ahvalini.”

Bu Turan Güneş’in, 1970’li yıllarda Ecevit Hükümeti’nde Bakanlık yapan; 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda da Dışişleri Bakanı olan Turan Güneş olduğunu öğrenince, nereden nereye demekten kendimizi alamıyoruz doğrusu.

(Bartın Kitap Fuarı’ında.20.10.1999)

Soldan Sağa: rahmetli Mehmet Aydın, rahmetl Mahmut Makal, Muzaffer Gündoğar ve M.Mahzun Doğan

(SÜRECEK)