5 Aralık 1934 Yılında Türk Kadınına seçme seçilme hakkı tanınmıştır. Cumhuriyet Devriminin en önemli ereği, yarı sömürge duruma getirilmiş savaş yorgunu, yoksul, eğitimsiz bir ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmaktı. Bunun için ortaçağın kuralları içinde, toplum yaşamından çıkarılmış, üretimden koparılmış, ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş kadının hakkı olan ve hak ettiği çağdaş konuma getirilmesi gerekiyordu.

Filmi geriye sararsak anaerkil dönem, ananın etkin olduğu toplumsal düzene sahipti. Aile içinde kadın en üst düzeyde saygı görür, sözü dinlenirdi. Kadının bu toplumsal işlevi Müslümanlığa geçişle birlikte Arap kültürünün etkisi ile geriledi ve zamanla tamamen silindi. Günümüzde bile Müslüman eşini tesettürden kurtarabilmiş değildir.

Kadın neslinin devamı için sadece çocuk doğuran bir kuluçka makinası. Görev yeri ise mutfakla yatak odası arasına indirgendi. 21. yüzyıl başlarında bile İslam ülkelerinde kadın şeriat hukukuna göre yönetilir. Sonuçta kadın erkeğinin kölesidir. Vücudunun güneşi görmesi bile yasaktır. Osmanlı’nın son, cumhuriyetin ilk yıllarında da böyleydi. Toplu taşıma araçlarında ayrı oturur, tek başına sokağa çıkamaz, eşi bile olsa sokakta yana yana yürüyemez. Erkek önde kadın arakadan gelecek. Eşi izin vermezse çalışamaz, meslek sahibi olamaz. Eşini seçme hakkı yoktur. Evlenmek için reşit olması da gerekmez. Boşanamaz fakat isterse erkek onu 3 defa “boş ol” derse evlilik biter. Erkek isterse birden fazla kadın alabilir. İki kadının şahitliği bir erkeğe eşittir. Dahası mirastan erkek çocukları ile eşit pay alamaz…

1900’lü yılların başında az da olsa ülkemizde kadın mücadelelerine tanık oluyoruz. Örneğin 1919 yılında Kadınlarımız Sivas’ta “Anadolu Kadınları Müdafaa-yı Vatan Cemiyeti”ni kurmuşlardır. Yine 1923 ‘te Nezihe Muhittin başkanlığında kadınlar şurası “Kadınlar Halk Fırkası” adında bir parti kuruyorlar. Dilekçe kabul edilmiyor. Sonra “Türk Kadınlar Birliği” olarak örgütleniyorlar.

Cumhriyetle birlikte kadınlar ne gibi haklar kazandılar:

*Eşini seçme özgürlüğü,

*Tek eşli olma hakkı,

*Kadına, istiyorsa boşanma hakkı,

*Boşanmanın mahkeme kararı ile olması,

*Evlenme yaşının kadının fiziksel ve ruhsal gelişimine uygun olması.

*Mirasta erkek çocukla eşit hakka sahip olması.

*Kadına meslek edinme, iş yaşamında çalışma hakkı.

*Resmi (medeni) nikâh zorunluluğu,

Çağdaş uygarlığı hedef edinen cumhuriyetle kadınların kazanımları sayılamayacak kadar çoktur. En önemlisi kölelikten insan olma ve hukuk karşısında eşit olma gibi. Uygar Avrupa da başta Fransız kadını daha seçimi ve sandığı tanımazken bizim kadınlarımız 1934 yılında seçme seçilme hakkını aldılar.

Olaya bir yazar gözüyle bakarsak; herkes gibi beni de bir kadın doğurdu. Doğumdan 10 dakika sonra sütüyle beslendim, sıcaklığı ve şefkati ile büyüdüm. Dilim onun dili, şivem onun şivesi. Beşiğimi o salladı. Kız kardeş veya ablanın sevgisini azımsamak mümkün mü? Ya ilk göz ağrımız, yüreğimizde fırtınalar koparan sevgilimizin tanımını yapmaya sözcük yeterli gelir mi?

Peki, kız çocuklarının vefasını içtenliğini masumiyetini ölçecek bir terazi var mı? Sonuçta erkeğe göre bir elmanın diğer yarısı olan kadınlarımızın cumhuriyetle kazanımlarını koruyup geliştirmek andımız olsun. Kadınını esir eden bir toplum özgür olamaz. Kadınlarımızın 5 Aralık seçme-seçilme günü kutlu olsun.