Ulu Allah cc. Hazretleri, insanoğluna sayısız nimetler vermiştir. Bu nimetlerin en büyüğü de hiç şüphesiz ki, iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırma özelliği olan mümeyyiz akıl nimetidir.

İki dünyada da mutlu olmanın yolu aklımızı iyi kullanıp çalıştırmamızdan geçmektedir. Aklını iyi ve iyiye kullanmayanlar bunun zararlarını göreceklerdir. Çünkü akılsız başın ceremesini mutlaka zavallı ayaklar çeker demişlerdir.

İnsanın aklı okyanusta yüzen gemideki kaptan gibidir. Aklını iyi kullanan kaptan gemisini gideceği menziline ulaştırır. Yoksa gemisi denizde batacaktır.

Bizleri her konuda uyaran Hz. Yezdan Allahü azimüşşan hazretleri, Kur’an-ı Keriminde akıl konusunda da bakınız bizleri nasıl uyarıyor:

“Ey insanlar! Kainattaki meydana gelen (olağan ve olağanüstü) olayları anlamada aklınızı kullanmaz mısınız?” (Enam: 32 Ayet), ve yine “En büyük nimet olan aklınızı çalıştırıp konular üzerinde akıl edip düşünmez misiniz?” (Enam 50. Ayet)

Ey habibim Muhammed SAV. içki, kumar gibi aklınızı zayi eden sarhoş edici şeylerden sana soruyorlar. Onlara de ki; bunların kötü, zararlı şeyler olduğunu akıl edip düşünmez misiniz de ve onları akıllarını kullanmaları için uyar. (Bakara 219.ayet)

Başka bir ayette ise; Ulu Allah şöyle buyuruyor: “Eğer biz Kur’an’ı dağlara indirseydik, Kur’an’ın ağırlığından dağlar su gibi eriyip akardı. Sizler ise akıllı kişilersiniz. Aklınızı iyiye kullanırsanız ve düşünerek hareket edersiniz değil mi?” (Haşir son ayetler)

R.SAV. de, en sahih ve kesin bir sözlerinde “İnsanı insan yapan, onun en büyük özelliği, onu diğer yaratıklardan ayıran onun aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur. Çünkü akıl sorumluluk sebebidir. Deliye teklif yoktur, buyurmak suretiyle aklın önemini inan için aklını kullanmasının onun olmazsa olmazı olduğunu bildirmiştir.

*

Akıl ve aklımızı kullanmamız için Kur’an’da bildirilen 50’den fazla ayet ve belki bundan daha çok R.SAV.in emir ve tavsiyeleri vardır. Durum bu iken acaba bizler müslümanlar olarak aklımızı tam olarak en iyi şekilde kullanabiliyor muyuz? Aklımızdan yeterince yararlanabiliyor muyuz? Bu konuda ferdi ve toplumsal çalışmalarımız yeterli midir? Bunu sorgulamamız lazımdır.

Özellikle ortak akıl üretebiliyor muyuz. Manevi uhrevi dini konularda akla gereği kadar önem verdiğimiz, mesai harcadığımız söylenemez. İslam dini hiç şüphesiz akıl ve mantık dinidir. Evet doğrudur. İslam’da akla ve mantığa aykırı bir hüküm yoktur. Ancak aklın da bir sınırı ve gücü vardır. Onun için her şeye akıl erdirmek her şeyde illa ki bir mantık aramak her zaman mümkün değildir. Bugün kainatta bilinenler örneğin yüz bin ise, bilinmeyenler trilyondur. Eskiden bilinmeyenler bugün bilinir olduğu gibi bugün bilinmeyenlerin birçoğu yarın bilinir hale gelebilir. Bütün bunlara rağmen aklın gücü her şeye çözmeye ve anlamaya yetmez. Yani aklın aklı her şeye ermez. Çünkü akıl da bizim gibi bir yaratıktır. Gücü sınırlıdır. Yani akıl vahye, ilahi emre muhtaçtır. Yani Kur’an’a, Allah’ın Cebrail AS vasıtası ile peygamberlere bildirdiği vahye tabidir. Kesinlikle akıl vahye aykırı düşünemez. Akıl vahye uymak zorundadır. Çünkü akıl gücü yetmediği şeyi inkara kalkışır ki buna şeytani akıl denir. Allah muciz, kullar acizdir. Akıl da insanın bir cü’zidir, parçasıdır. Allah’ın yaratığıdır. Allah’ın emirlerine karşı gelemez.

(SÜRECEK)