Öyle bir dilek ve düş ama hayat zaten bayram yeri gibidir.

Bir mücadele ve uğraş insan tabiatı gereği. İnsan kimi şeyler için eğlenmek ve güzel bir şeyin tadını, keyfini çıkarmak ister.

Bu ona bir güç, moral kaynağı olur. Kendini yeniler, yeni uğraşlara hazırlar ve ardından zaferler ve başarılar armağan eder.

Bu güzel ve felsefi ifade ile, bir diyalektik bir birliktelik ile, hayat akıp gider. Hayat, bir diyalektiği beraberinde sürükler. Bu bir gerçektir ve yadsınamaz. Bunu her fırsat ve koşulda görmek olasıdır.

Mitolojide, Zeus'un oğlu Apollon güzel bir kız görür. Onu kovalar ve yakalamak ister. Kız kaçar ve saklanmak ister. En son bir toprakta gizlenir ve orada bir ağaç çıkar, yükselir. Yaprakları yere kadar sarkar Defne adını alır o ağaç.

İnsanlar da zafer aldıkları zaman o ağacın yapraklarından bir çelenk yaparlar ve başlarına geçirirler.

Sezar, Roma İmparatoru olarak Afrika seferinden döner. Sorarlar ona; "Ne yaptın, nasıl geçti?" diye. "Veni, vidi, vici." yani "Geldim, gördüm, yendim." der.

Sezar belki de en ilginç şeyleri yaşamış imparatorlardan biridir. "Sen de mi Brütüs?" sözü bugün dahi kullanılan bir sözdür. Belki başka bir vesile ile Sezar'ı anlatmak imkanı bulabiliriz.

Barca oğlu Hannibal da büyük bir kumandan idi. Kartacalı idi. Pirenelerden, Pireneler İspanya ile Fransa arasındaki dağlara verilen isimdir; daha sonra Alpleri aşarak filleriyle Roma'ya karşı zafer kazanmış bir komutandır. Mezarı İstanbul yakınlarında, Anibal Tepe'dedir.

Yani, diyeceğim o ki bu komutanlar ya da daha başkaları bir zafer kazandıktan sonra eğlenmişler ve bunu kutlamak gibi bir ritüele başvurmak ve o katlanılan zor koşulları bir yana bırakarak biraz eğlenmek ihtiyacı duymuşlardır. Yani bir bayram yapmışlardır.

Yalnız o kadar mı?

Tabiata bakmışlar; bir uyanış oldu mu, çiçekler açtı mı, cemreler düştü mü?

Tabiata çıkıp bunu kutlarlar.

Bu kıştan sonra yeni bir olaydır. Orta Asya, Orta Doğu ve diğer ülkelerde çeşitli kutlamalar yapılır. İnsanın buna ihtiyacı vardır. Zor geçen kışın ardından rahat ve güneşli günlere kavuşmak bir neşe pınarı olur.

Bir doğum.

Bir başarı.

Kazanılan bir ödül hep bir kutlama aracı haline gelir.

Ramazan'da da insan sırf Allah rızası gözeterek bir ay birçok şeyden uzak kalır. Bunun ayrı ayrı ay ve mevsimlerde olması da insana ayrı ayrı koşullarda bir şeylerden uzak durmak yolu ile ona manevi yönden çok şey kazandırır. Bu kazandırdıkları şeyler arasında ihtiyaç sahiplerini düşünmek ve yardım etmek gibi bir erdem de vardır.

Bu ruhsal yönden iyi bir eğitimdir.

İlahiyatçılar çok ve doğru olanı anlattılar.

Ben de bunu bir başka şekilde nasıl anlatabilirim, diye düşündüm. Bunlar döküldü.