Bulunduğum her yerde, her ilde, genelde kırlara çıkıp uzun yürüyüşler yapıyordum.

Tabiatı seviyordum.

Bir renk cıvıltısı, bir renkler armonisi ve mahfuz bir güzellik.

Bu çekiyordu beni, güzel bir fotoğraf veren manzaralar adeta büyülüyordu. Sapa yollara, keçi yollarına sapıyordum. Daha güzel manzaralara sahip olabileceğimi düşünüp dağ tepe geziyordum.

Bu arada, itiraf edeyim, bol bol düşünüyordum.

Çorum'da kaldığımız yıllarda Fitne Bağları'na doğru yürüyordum. Orada kütüphane görevlilerinden birinin kendi yaptığı bir bağ evi vardı. Eşi ve çocuklarıyla orada kalıyordu.

Farklı farklı yollar buluyor ve bundan büyük bir zevk duyuyordum.

Ulukavak Mahallesi'ne çok uzak bir mesafede bir su değirmeni vardı. O değirmen çok hoşuma gidiyordu. O tarafa gittiğimde orada oturan arkadaşlarıma uğradığım ve konuştuğum da oluyordu.

Başka yerlerde yine öyle, Bolu'da yine öyle. Yeri gelince detaylı anlatırım.

Gökçeada'da kaldığımız yıllarda bu adetimden hiç vazgeçmedim. Bir yol bulmuştum tepelere doğru tırmanan ve oradan da Meteoroloji Müdürlüğü'ne giden bir yol vardı.

Meteoroloji Müdürlüğü yüksek bir köşede bulunuyordu. Müdürü ve çalışan memurlar arkadaşımdı.

Meteoroloji Müdürlüğü'ne gitmeden, sağ yanda bir nar ağacı vardı. O ağaç çiçek açtı mı güneşin batışını tam karşıdan izlemek nedendir bilinmez ki bana büyük bir haz veriyordu.

Orada bekliyor ve güneşin batışını seyrediyordum. Hava yavaş kararıyor ve güneş harika bir kızıllık bırakıyordu. Ardından bayırdan merkeze doğru iniyordum.

Bu nar çiçeklerinden çok etkilenip bir yazı yazmıştım. Nar Çiçekleri adlı bir kitap, büyük bir beyinsel şehvete sahip Çetin Altan'ın kitaplığında vardı.

Nar, Türkiye'de birçok yerde yetişen bir bitki idi. Hatta öyle ki çok ünlü coğrafyacı Amasyalı Strabon'un da söylemiyle "side" Anadolu dilince nar manasına geliyor.

Yahu şu Anadolu ne kadar bereketli, büyük! Tarihçilerin Babası olarak bilinen Heredot da Anadolulu, hatta Bodrumludur.

Bodrum Müzesi önünde iki heykel vardır. Biri Bodrum'u Bodrum yapan, dünayaya tarihini ve arkeolojik yanları tanıtan, anlatan, yazan Halikarnas Balıkçısı ve Heredot'un büstleri vardır.

(Bir Çağdaş Filozof Halikarnas Balıkçısı, Erdoğan Sunar adlı hazırlanmış kitaplar)

Hey koca yurt, sen nelere kadirmişsin!

Tıp, demokrasi ve daha nicelerini insanlık dünyasına armağan etmiş Anadolu'da yaşayan eski uygarlıklar.

Bakalım daha neler çıkacak, bununla ilgili çok çalışma var.

İznik Halk Kütüphanesi'ni üç dört arkadaş modernize etmeye çalışmıştık. Recep Bozkurt, İsmail, belediye meclis üyesi Nimet işe koyulduk.

Kütüphaneye girince anlatırım, dedim. Hatta o zaman çıkan "Sesimiz" gazetemizde de yazdım bunları.

Konu açıldı; gazeteden o sayıyı alıp getirdim, bir bayana verdim.