Zaman zaman iş dünyasına baktığımda, rekabetin sertleştiği, başarının sadece rakamlarla ölçüldüğü bir tablo görüyorum. Oysa bu tabloya sığmayan, sessizce başka bir çizgi çeken insanlar da var. Bu isimlerden biri de kuşkusuz Avni Bey…

Adını çok duyarız; şirketlerini, projelerini, yatırımlarını biliriz. Fakat çoğu insanın gözden kaçırdığı bir tarafı vardır: Kazancı bir emanet, çalışmayı ise bir ibadet bilmesi.

Türkiye’de iş dünyası çoğu zaman politik rüzgârların, ekonomik dalgalanmaların içinde ayakta durmaya çalışırken; Avni Bey’in duruşu sakin, ölçülü ve bir o kadar da ilkeseldir. Onun adının geçtiği sohbetlerde hep aynı cümleyi duyarım:

“Dürüstlüğünden şaşmaz.”

Bu cümle, iş dünyasında göründüğü kadar kolay kazanılan bir itibar değildir. Hele ki günümüzde…

Çoğu zaman “helal kazanç” dediğimiz şeyin yalnızca dini bir kavram değil, aynı zamanda toplumsal bir duruş olduğuna inanırım. Avni Bey’in iş yaparken çizdiği çerçeve de tam olarak budur: çalıştığı insanın hakkına saygı duyan, anlaşmalarında şeffaf olmaya çalışan, kazancının bereketini paylaşarak büyüten bir anlayış.

Birçok iş insanı büyüdükçe sertleşir; ama bazıları vardır ki büyüdükçe yumuşar, mertleşir, paylaşmayı artırır.

Avni Bey’i bu ikinci sınıfa koyan çok insan tanırım.

Bu ülkede iş dünyasının siyasetle yan yana gelmesi kaçınılmazdır. Ancak yan yana gelmek ile bütünleşmek arasında büyük farklar var. Avni Bey’in çizdiği duruş, bu hassas çizgiyi koruyabilen nadir örneklerden biridir. Ne köşeli bir siyasi söylem duyar insan ondan, ne de dünün doğrusu bugünün işine uymuyor diye değişen bir tavır…

Köşemden bakınca şunu görüyorum:

İş dünyasının siyaseti değil, siyasetin iş dünyasını yormaması gereken bir dönemdeyiz.

Ve böyle zamanlarda en kıymetli duruş, sağduyuyu koruyabilen, ayrıştırmadan ilerleyebilen duruştur.

Avni Bey de bu sağduyuyu muhafaza edenlerden biridir.

Bir iş adamının hayır yaptığı konuşulmaz aslında; yapılmaması da en doğrusudur. Fakat bazen duyarsınız, kulağınıza çalınır; bir öğrencinin bursundan, bir ailenin sessizce yapılan bir yardımından… Kimseye duyurulmadan yapılan, reklamı olmayan iyiliklerden…

Bu tarz şeyler bir kişinin servetini büyütmez belki ama insanın değerini büyütür.

Ve benim kanaatim şu: Bir ülkeyi asıl ayakta tutan, bu görünmeyen iyilik zincirleridir.

Bugün köşemden Avni Bey’i yazmamın sebebi, bir kişiyi övmek değil; iş dünyasının sert zemininde hâlâ dik duran bazı değerlerin olduğunu hatırlatmaktır.

– Tevazu,

– Helal kazanç,

– Kul hakkından sakınmak,

– Paylaşmak,

– Siyasetten bağımsız durabilmek,

– Ve her şeyden önemlisi, insanı işin merkezinde tutmak…

Bu değerleri temsil eden her iş insanı, aslında topluma görünmez bir çapa atıyor.

Toplumun güven duygusunu ayakta tutuyor.

Belki bu satırlar büyük manşetlere konu olmaz; belki bazıları için sıradan gelir.

Ama ben şuna inanıyorum:

Bu ülkenin geleceği, sadece büyük projelerle değil; büyük insanlıkla da inşa olacak.

Ve iş dünyasında insanlığını unutmayan her isim, toplumun vicdan hanesine bir artı olarak yazılacak.

Sevgiyle Kalın..