Öncelikle yeni eğitim ve öğretim yılının öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve ulusumuz için başarılarla dolu bir yıl olmasını dilerim.

Bu başarıların sağlanabilmesi için başta yöneticilerimiz olmak üzere, ulus olarak eğitimin önemini ve değerini iyi bilmeliyiz.

Bu konuda Atatürk'ün şu sözlerinin önemini ve anlamını iyi anlayarak, buna göre yolumuzu belirlemeliyiz:

"Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır, ya da esaret ve sefalete terk eder.”

Eğitim ulu önder Atatürk'ün belirttiği gibi bir milletin geleceğini belirler. Bir ülkenin ekonomik ve kültürel gelişmesi ve kalkınması o ülkede uygulanan eğitim sisteminin kalitesine bağlıdır. Çünkü, bütün sorunların çözüm yolu eğitimden geçer. Ancak kaliteli eğitimle bilimsel ve analitik düşünen, soran, sorgulayan, araştıran, yanlışlara itiraz eden, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller yetiştirebiliriz.

Ülkelerin geleceğini o ülkede uygulanan eğitim sistemleri belirler. Dünya üzerindeki gelişmiş ve kalkınmış uygar ülkelere baktığımızda hepsinde laik, çağdaş, akılcı ve bilimsel bir eğitim sistemi uygulandığını görüyoruz. Bu da gösteriyor ki bir ülkenin gelişmesi ve kalkınması uyguladığı eğitim sistemi ile ilgilidir.

Bir ülkede eğitimin kalitesini uygulanan müfredat programı ve iyi yetişmiş öğretmenler belirler.

Ülkemizde uygulanan yeni müfredat programının akılcı ve bilimsel eğitimden çok dini eğitime ağırlık vermesi bize teknoloji ve uzay çağını ıskalatır. Düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan, kolayca itaat eden ve biat eden nesiller yetiştiririz. Yani robot yapan değil, robot olan insanlar yetiştiririz. Bu sonuçlar da bizi bir Ortadoğu ülkesi yapar.

Bu konuda Osmanlı Medreseleri ders almanız gereken çok önemli bir örnektir. Osmanlıda ilk medreseyi 1331 yılında Orhan Gazi kurdu. Fatih devrine kadar medreselerde dini ağırlıklı eğitim verilirdi. Fatih Sultan Mehmet, Ali Kuşçu ve Molla Hüsrev gibi çağının en yetkin bilim insanlarına yeni bir medrese müfredatı hazırlattı. Bu müfredatla medreselerde din dersleri azaltılarak, yerine başta felsefe olmak üzere astronomi, matematik ve fen dersleri konuldu.

İyi bir din âlimi olmasına rağmen Fatih Sultan Mehmet devlet işlerine din işlerini karıştırmamıştır. Akla ve bilime çok değer vermiştir. Çünkü müspet bilimleri de iyi bilen bir padişahtı. Bu sayede Osmanlı Devleti Fatih devrinde bilim ve teknolojide en parlak devrini yaşamıştır.

Osmanlı'da 1594 yılında medreselerden felsefe kaldırıldı. Bu yıllar Osmanlı Devletinin duraklama devridir. Bin altıyüzlü yıllarda da medreselerden fen bilimleri kaldırıldı, yerine fıkıh ve hadis dersleri konuldu. Bu dönem de Osmanlının gerileme devridir. Bu nedenle Osmanlı sanayi devrimini ıskaladı. Ülkeye matbaa 240 yıl sonra geldi. Bunların sonucunda Osmanlı’da çöküş yılları başladı. Koca imparatorluk akla ve bilime değer vermemesinin sonucu çöktü.

Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü, akılcı ve bilimsel eğitime değer vermemesinin acı bir sonucudur.