15
Temmuz’da İstanbul’dan uçakla Adana’ya geldim.
Adana havaalanı tam bir cehennem ağzı gibiydi.
10
sene Antalya’da, 11 sene Mersin’de yaşadığım halde böylesine bir sıcaklık
yaşamamıştım. Adana’dan Erdemli Limonlu’daki Demirtaş 2 sitesine gelerek hemen
denize girdim. 15 gün Limonlu’da tatil yapacağım.
Tatil
düşüncesi insanları daha hoşgörülü yapıyor. Her sabah Demirtaş-2 sitesinden
Limonlu çayına kadar çiçek bahçeleri arasında yürüyüş yapıyorum. İstanbul’da
olduğu gibi gelen, geçen herkese selam vererek hayatı paylaşıyorum.
Çocukları
da çok seviyorum. Onların sebepsiz sevinçleri içimi ısıtıyor. Yollarda gördüğüm
bütün çocukları gözlerimle severim. İçimdeki sevgiyi enerjiye dönüştürerek
çocuklarla gözlerimle iletişim kurarım.
Çocuklar
da sevgi enerjime tebessümle cevap verirler.
Her
yeni doğan çocuk, Allah’ın insanlardan ümidini kesmediğini gösterirmiş.
Yaşlandıkça
daha güzel ve sevecen bir insan olmaya çalışıyorum.
Sevgi
genetiktir. Anne ve babalarda varolan sevgi anlayışı çocuklarına da geçer.
İçimizdeki sevginin gerçek bir anlama kavuşması için öğrenilmesi, uyandırılması
ve uygulanması gerekir.
Sevgi
insanlara Allah’ın bir lûtfudur, insani değerlerin en yücesidir. Sevgi yaşamın
tek anlamı ve hayatı canlandıran en büyük insan enerjisidir.
Şarkın
yetiştirdiği en büyük filozoflardan Ömer Hayyam sevgiyi şöyle tarif etmiş.
Sevgiyle
yoğrulmamışsa yüreğin,
Tekke’de
Manastır’da eremezsin,
Bir
kez gerçekten sevdin mi dünyada,
Cennetin,
cehennemin üstündesin…
Prof.
Dr. Yaşar
Nuri Öztürk diyor ki;
“Gerçekte
tüm yeryüzü mabet, tüm meşru fiiller ibadettir.
Allah,
sadece bu yerküreyi değil, tüm evreni bir büyük mabet yapmıştır.
Bu
büyük mabedin bir küçük modeli de insanın yüreğidir.”
Rahmetli
Sait Maden ağabeyimizin cenaze namazında bir imam, “Tuttuğunuz oruçların,
kıldığınız namazların bir garantisi yoktur. Hiç kimse kesin olarak cennete
gideceğini sanmasın. Ağlayın Müslümanlar, ağlayın!” diyerek cemaati çileden
çıkarmıştı. Birey olarak herkes kendi davranışlarından sorumludur. Kimse,
kimseyi oruç tutmuyor, namaz kılmıyor diyerek sorgulayamaz. İslâm’da zorlama
yoktur.
Ben
de bir dörtlüğümde sevgiyi şöyle dile getirmiştim.
Sevgiyle
yücelir insanlar, murada erer,
Sevgi
aşka dönüşür, candan severse eğer,
Özü
sevgidir insanın, yaradandan gelir,
Sevgiyle
yaşanan hayat yaşamaya değer…(Mehmet Özata)
Serik
lisesinde bir ahlak dersinde öğrencilerime, “akşam eve gittiğinizde sebepsiz
olarak anne, baba ve kardeşlerinize, sizleri çok seviyorum” deme ödevi verdim.
Ertesi gün yazılıda aldıkları cevabı yazmalarını istedim. Yazılılar müthişti.
Hepsi de olanları değil de olması gerekenleri yazmışlardı. Birkaç anne,
babanın, “Allah, Allah, çocuğum ne oldu, başına taş mı düştü?” şeklindeki
cevaplarına da çok gülmüştüm.
Sizler
de anne, baba, kardeş, akraba ve dostlarınıza ara sıra, “sizleri çok seviyorum”
diyerek sevgi ibadetinizi yerine getirin.
17
TEMMUZ 2013