"Terörsüz Türkiye Projesi" açıklandığı andan itibaren insanlar sokaklarda, meydanlarda.

12 Mayıs 2025, saat: 11.30

Diyarbakır'da halk kutlama yapıyor.

Halay çekiyor gençler.

İyi de;

Diyarbakır halkının yarısı kadın değil mi? Bir Kürt kadını tarikat erbabı Cübbeli Mehmet'in, Takkeli Ahmet'in çekim alanına kolay kolay girer mi?

Girmez.

Kürt kadınlarının elini bağlasan ayağı oynar, zılgıt çekmelerini önleyemezsiniz.

Kadınsız halay olmaz Diyarbakır'da.

Erkekler halay çekiyor, halayda kadın yok!

Halay, proje halayı.

"Biz de halaya duralım." diyor eşim.

"Sen otur, bak Kürt kadınları da yok halayda, ben de yetmişimi geçtim, ayak uyduramam halay çekenlere."

Yirmi yıldır projeye doyduk.

İşte size sıra sıra proje!

Kanal İstanbul Projesi!

İtiraz hazır:

" Bu proje yürümez! Montrö Antlaşması'nı bozuyorsunuz! "

Terörsüz Türkiye Projesi!

" Bu proje de yürümez. Lozan' a aykırı. Lozan Barış Antlaşması Türkiye'nin tapusudur. Tapuyu iptal ettirmeyiz!"

Zamanın başbakanı Binali Yıldırım: "Hoşuma gitmeyen proje 15 Temmuz projesi." demişti.

İşte o proje tuttu. Cumhuriyet'in ikinci yüz yılında, "Yeniden Türkiye"nin(!) temeli oldu.

"Terörsüz Türkiye Projesi" ile ilgili olarak, araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu yıllar önce uyarmıştı:

"Kürt sorunu, hiçbir zaman Kürtlere ve Türklere bırakılmış değildir. Bu soruna hep ama hep Batılı emperyalist devletler karışmıştır."

Proje açıklandı. Uzmanlar değerlendirmeler yapıyor. TV karşısında onları dinledikçe yoruluyoruz. Kafalar karışık. Her kafadan bir ses çıkıyor.

" Ver şu kumandayı!" diyor eşim.

Birçok kanalda yinelenip duran, anlamakta zorlandığımız yorumlardan kaçıp A Haber’in renkli dünyasına(!) sığınıyoruz.