“Mutfakta yangın var” günümüzde en çok kullanılan deyim. Politikacısından, asgari ücretliye, işçi, köylü, sade vatandaşa herkesin kullanıp, herkesin içselleştirdiği bu deyim, bundan sonra daha da sık kullanılacak. Bu bir hamasi söylem değil. Muhalif bir yazarın iktidarı örselemek için söylediği, karalama kampanyası hiç değil, büyük yığınlar bunu etinde kemiğinde duyuyor, hissediyor.

Biliyorum pek çoğumuz “hangi alanda yangın yok ki” diyecek. Ekonomi, sağlık, eğitim, hukuk, adalet, gelir dağılımı, yağmur gibi yağan zamlar… Kuşkusuz bunların en yakıcı olanı günlük hissedileni,

Mutfaktaki yangın.

Diğer alanlarda zamlar duruyor mu? Bir yılda örneğin elektrik yüzde 184, doğalgaz yüzde 164 zam almış. Artık kira öder gibi elektrik ve doğalgaz paraları ödeniyor. Seçimler nedeniyle ertelenen elektrik zamları da, bundan sonra sağanak yağış şeklinde gelecek, yerli ve milli gaz diye “bedava verdik” dedikleri, doğalgaz da yalan çıktı. Rus gazıymış onun acısını önümüzdeki kış hissedeceğiz.

Diğer bir toplumsal sorun ise, düşük gelir grubundakiler için kira artışları. Büyük kentlerde ev sahibi-kiracı kavgaları, toplumsal soruna dönüştü. Ev sahipleri kiracılar birbirini pompalı tüfekle öldürür boyuta yükseldi. Son cinayet Ankara Altındağ’da işlendi.

Sarayın bakışı “Tüm ev sahipleri zengindir, tüm kirada oturanlar ise fakir, o halde zenginden alıp fakire verelim, gerçek enflasyonun yüzde 180’lerde gezindiği bir ortamda ev sahibi yüzde 25 zam yapacak”.

Haliyle gerçeği gören, aklıselim ev sahibi, kiracı buna uymuyor, ortak bir noktada anlaşıyorlar. Cinayet sonuçları ise gerçek durumu hiçe sayıp, yasayı fırsata çevirenler arasında çıkıyor. Toplumsal bir zorbalığın fitilini ateşleyen ise saray iktidarının kendisidir.

Elit bir kesimin dışında toplumun büyük kesimi açlığa mahkûm olmuşken, saray mensupları “itibardan tasarruf olmaz” zihniyeti ile lüks arabalarında savurmaya devam ediyorlar. Seçim öncesi şov yapmak için “yerli ve milli” dedikleri TOGG’a biniyorlardı.  Şimdi nerede o TOGG’lar? Onlar garajda “İtibardan tasarruf edecek” halleri yok elbette! Yeniden Siyah Mercedes’lerine döndüler.

Seçim öncesi halka TOGG, “Ay’a sert iniş”, savaş ve yolcu uçakları, uzay yolu… hayalleri ile halkı masallarla oyalayan iktidar, sadece kendisini ve yandaşlarını zengin etmeye, saltanat yaşamı sürmeye bütün hızıyla devam ediyor.

Ne yazık ki ülkemiz geleneğinde “Yahu sen bu saltanatı, benim dişimden tırnağımdan artırıp ödediğim vergilerle sürüyorsun” deme alışkanlığı yok. Öyle olunca da; “Devletin malı deniz… Ye Memet ye”

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar’ın verdiği bilgiler düşündürücüdür. “83 Milyondan fazla insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Son bir yılda, 40 temel gıdada fiyatlar yüzde 190 arttı.” diyor. En büyük artış ise yüzde 659 artışla kuru soğanda. Halkımız seçimlerde haliyle “tuttuğunu kuru soğana değişmedi”

Turhan Çakar’a göre “51 milyonu aşkın insan açlık sınırının altında, 32 milyon insan ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor” demektedir. Toplum en temel gıdalara ulaşamıyor, yeterli beslenmeyi sağlayamıyor. Et, süt, sebze, meyve bile hayal oldu.

İktidarın yaşamı çekilemez kılan zamlar ve yoksulluk, mutfaktaki yangın karşısında tek savunusu biliniyor; hamaset edebiyatı: “Ezan susmasın, bayrak inmesin!”

Mutfaktaki yangını söndürmek, yoksulluğu yenmek, uygarca yaşam için, ezan ve bayrak bir gerekçe olamaz. Ezan da susmaz, bayrak da inmez, toplum da uygarca yaşar. Yeter ki yalan, dolan ve talan bitsin, bu denklem kendiliğinden kurulur.