İki kişi yan yana gelip beş dakika sohbet etse, hiç kuşkunuz olmasın altıncı dakikası “bu iktidardan nasıl kurtulacağız?” sorusu soruluyor. Zira yolunda giden hiçbir şey yok. Ekonomiden, adalete hepsi diplerde geziniyor.
Enflasyon canavarı halkın boğazını sıkıyor. Her gün artarak devam ediyor. Yaşamı cehenneme çeviriyor. Halk kurtuluş için erken seçimi bir çıkış olarak görürken, iktidar partisi ise eriyen parti olduğu için, bu konuya oldukça uzak. Türkiye’nin birinci partisi CHP’nin ise, geç te olsa bazı projeler üretmeye çalıştığını sanıyoruz.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra, yumuşama ve normalleşme gibi gerçek olmayan hayaller peşinden koşan CHP, bu yanlış tutumunu mesir macunu ile takviye etti. Belediyelerine kayyum atanması ile ancak anladı. AKP ne yumuşamış, ne de normalleşmiş. Üstelik bir süre de psikolojik üstünlüğü, birinci parti olmasına rağmen, erime sürecindeki AKP’ye kaptırdı. Nihayet Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile ancak ayağa kalktı.
Her ne kadar basında açıktan yer almasa da, bazı güvenilir haber kaynaklarına göre AKP vekillerine; “Bu yıl Hacca gitmeyin 15 Mayıs’tan itibaren Ankara’dan ayrılmayın talimatı veriyor.” Erken baskın seçim şansı sıfır olduğuna göre, ne gibi bir hesaplar peşinde olduğunu yakın zamanda öğreniriz.
Elbette CHP’nin de gelişmelere göre seçimler yönünden bazı hesaplarının olduğu, hissediliyor. Dün Sayın Özgür Özel TÜSİAD’ı ziyaret etti. “Türkiye’nin demokrasi, adalet ve kalkınma taleplerini görüştük” dedi. Daha da önemlisi “Hukukun üstünlüğü ortak paydamız” dedi. Elbette burası çok önemli. İktidar yargıyı kullanarak mühürsüz oyları geçerli sayıyor. AİHM kararlarını tanımıyor, “Anayasa Mahkemesi Kararlarına uymuyorum, saygı da duymuyorum” diyebiliyor. Sonuç olarak hukukun üstünlüğü olmayınca özgür, bağımsız, tarafsız yargıçlardan oluşan, Avrupa standartlarında bir yargı yoksa hiçbir adil sonuç beklemek de olmuyor.
CHP yerel seçimlerden sonraki birinci treni kaçırmıştı. Aynı psikolojik üstünlüğü ele geçirmek için ikinci treni kendisi kaldırmaya çalışıyor. Şöyle ki, şu an TBMM’de 8 vekillik çeşitli nedenlerle boşalmış. 30 vekil olursa açık, ara seçime gidilebiliyor. CHP güçlü olduğu yerlerden 22 vekili istifa ettirerek bu sayıyı 30’a tamamlamaya çalışıyor. Ara seçimi zorlayacak, buralardan oylarını artırarak büyük psikolojik üstünlükle çıkması mümkün. O üstünlükle Türkiye sizi istemiyor diye, erken seçim koşullarını oluşturma olasılığı yüksek.
Türkiye AKP iktidarından hangi zaman ve zeminde kurtulacağını tartışıyor. Nasıl tartışmasın ki? Bir araştırmaya göre 186 ülke arasında en yüksek enflasyona sahip 5’inci sıradayız. Savaş yok, olağanüstü bir durum yok, neden? Üstelik TÜİK verilerine göre. ENAG verileri baz alınırsa 3’cü sıraya çıkıyoruz. Sadece bu tablo ülkenin bu iktidardan kurtulması için en somut gösterge değil mi?
CHP’nin ister ara seçim, ister sıra seçim, bu iktidarı erken seçime zorlaması gerekiyor. Ondan da önce, bağımsız yargı, sonra erken seçim. Eğer bağımsız yargı yoksa, seçimin de bir önemi yok. Zira mühürsüz oylarla seçimi yine alır.
Muhalefet, erken seçim senaryolarının önüne, yargı bağımsızlığını koyarak yürümeli kanısındayım.