Yüce dinimiz İslam’ın esası iman, inanç, ibadet, ahlak ve muamelattan ibarettir. Önce sarsılmaz bir inanışla yüce Allah’a bağlanmaktır. Yani, imandır. En ufak bir tereddüdü kabul etmeyen bir inanışla Allah’a ve Resulühü Hz. Muhammed SAV.e ve onun getirdiklerine kalben tasdik lisanen ikrar ve onlarla fiilen yaşamaktır. Yani ameldir. Amel iman olan bir yüz bir parça olmamakla beraber, ağaç için su ne ise iman için de amel, ibadet fiili yaşayış da odur. Yani susuz ağacın kuruduğu gibi, amelsiz, yaşamsız bir iman kurumaya mahkumdur. Yani insan, mümin inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar ki, sonu inkara kadar gidebilir.

Demek ki, ibadetsiz, helal ve haram çizgisine uygun yaşam müminin inancı gereği olmazsa olmazdır.

Yani imanın zaruri bir sonucu, ibadetler ahlaki umdelere uygun davranmaktır. İnsanlarla olan ilişkilerimizde mutlak haklara uygun davnanmak, kul haklarından kaçınmaktır. Haram ve helal İslam’ın kırmızı çizgileridir.

*

Amelsiz iman meyvesiz ağaca benzer. Amelsiz iman kuru laftan ibaret kalırsa iman zayıflar, susuz ağacın kuruduğu gibi imanın nuru sönebilir. Çünkü, amel imanın ışığı, nurudur, cilasıdır, koruyucusu, yani muhafızıdır.

Kur’an’ın bir çok ayetleri ve R.SAV.in ölmez öğütleri bu konu ile ilgilidir. Özellikle yüzlerce ayetlerden birisi olan Müddesir Suresi 576. sahife, 37...55. ayetleri bu hususu en önemli şekilde anlatmaktadır. Demek ki imanımızın gereği gibi yaşamazsak, imanımızın nuru, İslam’ın ışığını söndürmüş oluruz ki, bir mümin için kurtuluşu olmayan bir felakete doğru sürükleniyoruz demektir.

Ameller imanın koruycu zırhı, yanan ışığı fanusudur. Unutmayalım.

*

İmanın sözde kalmasının tabii sonucu olarak bugün dünyada ilahi dinler, İslamiyet, Yahudilik ve Hıristiyanlık başta olmak üzere bütün din saliklerinde bir gevşeme vardır. Kiliseler bomboş, Havralar sözden ibaret. Müslümanların acıklı hali, cami cemaati bile helal-haram kul hakkı çizgisinden uzak bir ortam dünyayı sarmış durumda.

Tevrat’ın birinci emri; YAŞATACAKSIN. Asla öldürmeyeceksin. Yahudiler buna uyuyorlar mı? Hayır. İşte Filistin...

Hıristiyanların kitabı İncil’in birinci ayeti SEVECEKSİN... Hani nerede? Amerika seviyor mu? Hayır.

Müslümanlar namaz kılıyor, oruç tutuyor, hac yapıyor, ama kul hakkına riayet ediyorlar mı?

Bugün dünyada hak dinleri bile istismar aracı olarak dünya menfaatleri uğruna feda ediyorlar ve onun için de dünya felaketlerden kurtulmuyor ve kurtulamaz.

Hiç kimse ulu Allah’la savaşamaz. Allah’tan cc başka galip yoktur.

Herkes aklını başına almalı, dünyayı kurtaramazsa da hiç olmazsa kendisini ve ailesini kurtarmalıdır. Hiç unutulmamalıdır ki, amelsizliğin, ibadetsizliğin, ahlak ve faziletsizliğin sonucu imansızlıktır, küfürdür. Bu ise sadece Müslümanlar için değil, dünya için de felakettir. İnsanlar birbirlerinin kanını dünya için dökmeye başlarlarsa, ulu Allah’ın rahmeti kesilir. İnsanlar dünyayı ıslah ve imar için gelmişlerdir. Yıkmak için değil. Bunun çaresi imandır, salih ameldir, doğruluktur, dürüstlüktür, adalettir. İnsanların büyük yanılgıları bu dünyanın bir sınav yeri ve geçici olduğunu unutmaları, ebedi olan ahiret hayatını; siyah devede beyaz bir kıl mesabesinde olan bu yalan dünyaya aldanmalarından kaynaklanmaktadır.

*

“Bu dünya bir imtihan yeridir. Biz dileseydik herkese hidayet verirdik. Yani haram işlemenizi, günaha düşmenizi, küfüre girmenizi önler sizleri de melekler gibi saf ve temiz yapardık. Amma o zaman dünyaya gelmenizin bir amacı ve manası kalmaz, cennet ve cehennem anlamsız olur, zalimin zulmü cezasız, adilin adaletinin bir önemi kalmaz, iyilikle kötülük bir olurdu ki, bunun hiçbir anlamı kalmazdı.” (Secde 13-14. ayetler, sh.415)

Hem namaz kılacağız, hem de haram yiyeceğiz. Hem oruç tutacağız, hem de yalan söyleyeceğiz. Bu İslam’a terstir. Bu vebaldir, günahtır...

İlmiyle amil olmayan alimler, imanıyla yaşamayan tacirler, irfanı ile amel etmeyen mürşit makamındaki müteşeyyih (şeyhlik taslayanlar) imanı salih amellerle güçlendirmeyen müminler büyük bir yıkım içindeyiz.

R.SAV; “yalan malı çoğaltır ama bereketini yok eder.”

*

R.SAV. efendimizin şu çarpıcı mucize sözüne kulak verelim... M.630’da Mekke fethedilip Kabe 360 puttan temizlendikten sonra R.SAV. binlerce müminlere şöyle bir konuşma yapıyor:

“Ey ümmeti ashabım. Ümmetim, görüyorsunuz k toprağa, ağaca tapmayacak, onlar dünyayı putlaştıracaklar. Korkum budur. Mal, mülk, makam, mevki uğruna şehvet, şöhret uğruna dinlerini yıkacaklar. Haramlardan sakınmayacaklar. Yani nefisleri uğruna dünyaları uğruna ahiretlerini yıkacaklar. Çekinmeden haram yiyecekler. Sizleri uyarıyorum. Haram helale dikkat edin, nefsinizi ve neslinizi azaptan koruyunuz. Haram da bellidir, helal de bellidir. Şüpheli olan işlerden de sakınınız” buyurdular.

*

Yüce Allah, bütün nimetlerini tüm insan, hayvan ve canlılarına kat kat yetecek kadar fazlasıyla yaratmıştır. Ne yazık ki insanlar, Allah’ın bizlere verdiği nimetleri bölüşüm ve paylaşım açısından haksızlık yapıyor, rabbena, hep bana yapıyoruz. Cimri oluyoruz ki, cimriler eğer imanla ölseler bile cehennemden en son çıkacak ve cennete de en son gireceklerdir.

Bu dünyada hiç kimsenin malı, mülkü, hatta canı bile Allah’ındır. Emanete ihanet ediyorlar. Bir kimse kendine acımazsa, ulu Allah’tan kendine acımasını isteyemez. Sıra sıra söğütler alt tarafı değirmen misali, ölüm hepimizi bekliyor. Doğru ve gerçek budur.

(Kehif 29. ayet, sh. 296.) “İsteyen iman etsin, isteyen inkar etsin. İsteyen amel etsin, isteyen etmesin. Cennet de hak, Cehennem de haktır.

Müminler için yaşasın cennet. Allah’ın rahmeti, mağfireti, bereketi üzerinize ve üzerimize olsun. Amin.