Suriye’de ordu direnişi olmadan, cani Colani ve şeriatçı güçler tarafından gerici bir iktidar oluştu. Colani ve şürekȃsının İsrail’le bir sorunu yok! Beyaz Saray’da ağırlanıp Trump karşısında diz çöken, başı okşanan, sırtı sıvazlanan ‘iç oğlanı’ muamelesi gören Colani (Ahmed El Şara), Doğu Avrupa’nın Ukrayna’sında Zelenskiy Trump ile ‘al takke, ver külah’ oyunu oynuyor, ülkelerinin çöküşünü seyrediyor.
İsrail Suriye’nin Golan Tepelerinden Şam’a kadar uzanan bölgesini işgal etti, bütün alt yapı kurumlarını bombalarla yıktı, yavaş yavaş işgal ve nüfuz alanını genişletiyor, önünde duran yok. 2025’in 27 Aralık’ında Somali’ye saldırdı. Somali’de geniş bir üssümüz. bulunuyor. Bu büyük ölçekli bir diplomasi krizini tetikledi. Daha açık bir anlatımla Suriye çöktü denebilir. Bu yıkım bütün Ortadoğu’yu etkilediği gibi dalga boyutu tüm dünyayı sardı.
ABD ve AB emperyalizmi Rusya ve Çin’i soygun zincirine katmak, en azından etkilerini kırmak için yeni saldırı üsleri kuruyor. Doğu Avrupa, Yunanistan, bizdeki üsler ve Arap ülkelerindeki üslerin görünür hedefi İran ve Yemen olmakla birlikte asıl hedef Rusya ve Çin. İran’da denediler ve molla rejiminin kolay lokma olmadığını yaşayarak öğrendiler. Mollaların süpersonik füzeleri İsrail’i sığınaklara kilitledi ve saldırgan Netanyahu şürekası şimdilik kaydıyla durduruldu.
İsrail hedef genişletti, ülkemizi de tehdit eder hale geldi.
ÜLKEMİZ
Ekonominin duraklamanın ötesinde seyrettiği, ekonomik yapısal bozukluğun yaşamın her alanında gözle görülür şekilde duyumsandığı gönlerdeyiz.
Çocuğu okula aç giden anne-babanın, çocuğunun beslenme çantasına salça sürülmüş ekmek bile koymakta zorlanan annenin, evine ayda bir veya iki kez et götüremeyen babanın, pazardan neredeyse boş file ile dönen ev kadınının, ikinci iş arayan emeklinin çığlığı büyük bir çığa dönüşmedikçe sorunun çözüme ulaşması da pek olası görünmüyor. Artık bıçak kemiğe dayanmış, evde kazanın kaynamadığı günler yaşanmaktadır.
Ana muhalefet partisinin çabaları, milyonluk gösteri ve mitinglerde çekilen çileyi tüm çıplaklığı ile açıklaması, çözüm olarak sandığı işaret etmesi de sonuç vermiyor. İktidar seçime yanaşmıyor.
İktidarın muhalif belediye başkanları ve yöneticilerine karşı uyguladığı tutuklama, kuşatma ve şiddet sarmalı daha da sıkılaşıyor. Kitleler, yalnızca emekçi kitleler değil, artık yoksulluk sınırı altında yaşayan orta direk dahi kemer sıkmaya başlamış! İnsanları canından bezdiren sermaye düzeni dur durak bilmiyor, ‘Rabbena, hep bana’ düsturuyla kendine yontuyor. 22.000 TL asgari ücreti dahi ödememe yolları arıyor; asgari ücrete imza attırıp belli bir kısmını kesiyor.
Sermaye çözüm üretemez, üretmez. Sorunun kaynağı hiç çözümden yana tavır alır mı, ‘kậr’ düsturlarıdır. Üretmediği gibi koşulları emekçiler için cehenneme çevirmekten geri kalmaz. Emek çıkış yolu arıyor. En sağlıklı çıkış tam bağımsız, demokratik halk iktidarı olacaktır. Burjuva demokrasisi palyatif/geçici, iyileştirici sonuç getirir; tamamlanması gerekir.
Gazetecilere, aydınlara yönelik saldırı ve cinayetler sürüyor. Gazeteci Hakan Tosun bir saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Güvenlik kameralarından alınan görüntüler Hakan Tosun’un oturduğu yerde feci şekilde darp edildiğini, zanlıların geldikleri motosikletle kaçtığını gösteriyor. Çevreden geçenler tarafından hastaneye ulaşması sağlanıyor, yoğun bakıma alınıyor ve bir gün sonra 13 Ekim’de yaşamını yitiriyor. Hakan Tosun cinayetini üstlenen çocuk yaştaki sanıklar önce gözaltına alınmak istenmiyor, kamuoyu baskısı artınca ifadeleri alınıyor. Günlerdir sonuç bekleniyor. Olayı araştıran başka bir gazeteci Serdar Akinan saldırganların korunduğuna inandığını ifade ediyor.
Öngördüğümüz çıkış noktası yine seçim sandığında görülüyor. Bir an önce seçim yapılmalı, kitlelerin en çok güvendiği parti veya partiler ittifakı iktidarı almalı, asgari düzeyde de olsa demokrasi, hukuk ve birey özgürlüklerini önceleyen bir anlayışla yönetime gelmelidir. Yargı, eğitim, sağlık, iş, insanca yaşama hakkı, barınma ve beslenme temelinde kamucu politikalar uygulanmalıdır.
Daha ilerisini toplumsal gelişme dinamikleri gündemden düşürmemelidir.
