Nalıncı keseri gibi hep iktidara yontmayan, “tozpembe” tablolar çizmek yerine objektif habercilik yapan gazetelerin ekonomi sayfalarına göz attığımızda, iç karartan başlıklarla karşılaşıyoruz.

Örneğin, bankaların kanuni takibe aldığı batık kredilerin tutarı 100 milyar sınırını aşmış…

Patronlar “derin kriz” tehlikesine dikkat çekmişler.

Son 6 yılda 1 milyon konut elde kalmış. Altı yılda 4 milyon 685 bin konut üretilmiş, bunların 3 milyon 612 bini satılmış, stokta 1 milyon 73 bin konut varmış.

*

Türkiye, 82 milyon nüfuslu dinamik bir ülke. Her yıl yaklaşık 600 bin çift evlenip yuva kuruyor.

Yeni bir eve çıkma istekleri de dikkate alındığında, 1 milyonluk konut stoku, Türkiye için o kadar da ürkütücü değil. Ama, ekonominin düze çıkması ve insanların, gerek kredi faizlerinin yüksekliği, gerekse önünü görememe gibi gerekçelerle konut ihtiyaçlarını ertelememeleri kaydıyla…

*

Çorum, Türkiye genelinde inşaat malzemesi üreten kentlerin başında geliyor.

Değişik bölgelere çok sayıda fabrikalar kurulmuş ve taşıma maliyetleri önemli bir faktör haline gelmiş olsa da, Çorum, kiremit-tuğla üretiminde önemini koruyor.

Toprak sanayi, öteden beri Çorum ekonomisinin lokomotifi olarak bilinir.

Genel ifadesiyle inşaat sektörü de, ekonominin taşıyıcı kolonlarından en önde gelenidir.

Elimizde tam bir veri yok, ama Çorum’da da konut stokunun azımsanamayacak düzeyde olduğu biliniyor. Dolayısıyla, bu tablodan inşaat sektörünün olumsuz etkilenmemesi düşünülemez.

*

Ne yapmalı da, inşaat sektörünü ayağa kaldırıp tüm ekonomiyi canlandırmasına zemin hazırlamalı?

Bilebildiğimiz kadarıyla, taahhüt şirketlerinin devletten çok büyük alacakları var. Önce devlet borcunu ödemeli ki, vücuda kan gelsin ve kılcal damarlara kadar her tarafa can suyu taşınsın.

Ardından, konut edinme ihtiyacı duyanların korkusuzca kredi kullanabilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılsın.

Geleceğe güven duygusu aşılansın ki, insanlar birikimlerini, konut edinmeye ya da başkaca ihtiyaçlarını karşılamaya yönlendirebilsinler.

*

Toplumu psikolojik olarak rahatlatmanın yolunu, gerçeklerin gizlenmesinde arayanlar, devekuşu misali başlarını kuma gömmenin dışında bir iş yapmış olmazlar.

Gazeteler yazmasın, televizyonlar söylemesin, sosyal medyada konuşulmasın…

Böyle bir dünya yok!

Bu çağda gerçekleri gizleyemezsiniz.

Bunu bir süre başarır gibi olsanız da, faydasını göremezsiniz.

*

Çare, yalnızca inşaat sektörü ile ilgili de değil, her alanda, gerçekleri olduğu gibi ortaya döküp, cesur şekilde gereken önlemleri almakta…

Ve hepsinden önce de, aldığınız önlemlerin, yaptığınız yasal düzenlemelerin, aklın süzgecinden geçirildiğine, samimi, gerçekçi olduğuna tüm toplumu inandırabilmekte…

Halk, ekonominin düzlüğe çıkacağına inanırsa, sorunun büyük kısmı çözülmüş olacaktır.