Yıllarca kendi içine kapanarak, adeta gölgesiyle konuşan CHP, 19 Mart darbesinden sonra Özgür Özel’in liderliğinde şaha kalkmış durumda. Son altı ayda Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul’un ilçelerine kadar elliden fazla miting düzenlendi. Her miting, bir öncekinden daha kalabalık ve daha gür sesli. Özellikle son Ankara mitingi adeta bir milat oldu. Demokrasiye sahip çıkan herkes o mitinge katıldı. Ortak sorun belliydi: geçim derdi, haksızlık ve adaletsizlik.
Elbette iktidar boş durmuyor. 19 Mart’tan bugüne CHP’ye karşı “yargı yoluyla operasyon” hız kesmeden sürüyor. Seçilmiş belediye başkanları, yolsuzluk gerekçesiyle hapse atılıyor. “Bizim partiye geç, yoksa seni de içeri tıkarız” tehdidi artık sıradan hâl aldı.
Diğer yandan CHP içindeki “Truva atları” da sinsi sinsi devrede. Gerçek şu ki, AKP ve MHP’nin yanında koalisyon ortağı gibi davranan ve partiyi içeriden parçalamaya çalışan figürler var. Ne var ki halk teslim olmuyor; “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganıyla meydanları inletiyor.
Özgür Özel önderliğindeki mitingler artık sadece bir siyaset gösterisi değil; halkın biriken öfkesinin açık hava deposu. Sel gibi taşan bu öfke, ekonomiyi bile derinden etkiliyor. Mahkemenin dün verdiği “kurultayı tedbirsiz erteleme” kararıyla borsa %5,4 yükseldi. İlginç değil mi? Halk direnince borsa coşuyor; tam bir kara mizah örneği.
Merkez Bankası adeta siyaset yorumcusu gibi: Faizi düşürmek ya da sabit tutmak artık ekonomik değil, politik karar. “Kayyım atarsak borsa çöker, atamazsak coşar” mantığıyla hareket ediliyor. 19 Mart darbesi ülkeye 60 milyar dolara, İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım ataması ise 8 milyar dolara mal oldu.
Eğer ülkede demokrasi dolar kuru üzerinden hesaplanır duruma geldiyse, zaten siyaset iflas etmiş demektir.
Peki, bu son kararla CHP’yi parçalama süreci bitiyor mu? Mevcut iktidarın yapısı içinde bunu düşünmek fazla iyimserlik olur. Geçici bir hava yaratmış olabilirler. AKP’nin iktidar hırsı ve yargı üzerindeki etkisi sürdükçe, operasyonların durması hayaldir. Şimdilik yoğurdu üfleyerek yiyelim; ama iktidarın her an yeni senaryolar deneyeceğini asla akıldan çıkarmamak gerekir.
Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in hevesleri kursaklarında kaldı. Fakat bunların iktidarın yeni oyunlarının maşası olmaya hazır beklediklerini unutmamak lazım. Zaten halk, bu isimlerin demokrasiye ve kendi partilerine ihanetini çoktan bir kenara yazdı.
Avukatının “Sayın Kılıçdaroğlu’nun davayla ilgisi yok, partiyi korumak için sessiz kalıyor” şeklindeki söylemleri ise “külahıma anlatsın” karşılığını buluyor. Halk, etinde kemiğinde yaşayarak görüyor. Kimlerin yanında, kimlerin karşı saflarda olduğu ortada.
CHP’yi parçalama süreci bitmedi. Şimdilik büyük kamuoyu tepkisiyle duraksadı, daha doğrusu geri püskürtüldü. Meydanlardaki kalabalık, borsadaki iniş çıkışlar, Merkez Bankası’nın faiz oyunları, hepsi aynı tablonun göstergesi.
Artık Türkiye’de demokrasi, iktidarın hırsıyla halkın iradesi arasında borsa endeksleri üzerinden gidip geliyor.