Bugün Cuma... İş yoğunluğunun bitmek bilmediği ve mesainin son dakikalarının beklendiği anlar.
İnsanın aklı, iki günlük hafta sonunda yapacaklarının planlamasında; bu düşünce mutluluk veriyor.
Çocuklar gibi şen oluyorsun bir anda,
Çünkü yarın Cumartesi... Dile kolay!
Cumartesi sabahı, saatin alarmını duymadan yatakta istediğin kadar zaman geçirmek, tembellik yapmak mutluluğun en büyüğü benim için.
Haftanın koşturmacasından uzaklaşmak, sakin bir müzik gibidir.
Radyoda çalan Türk sanat müziğini dinlercesine huzur veren...
Cumartesi gününün sesi ve sessizliği...
Gökyüzündeki bulutlar bile daha yavaş hareket ederek sanki zamanın ritmini değiştiriyor.
Gün, kendi kendine esneyerek uzanır sanki; günü ikiye katlarcasına.
Cumartesiler, yorgun bedenlerin ve dolup taşan zihinlerin yeniden nefes aldığı özel bir molanın başlangıcı ve sonrası...
Yataktan kalkmak zorunda olmadığını bilmenin verdiği o tatlı duygu, insana gökyüzü kadar geniş bir huzur sunar.
Uçsuz bucaksız özgürlük...
Uykunun tatlı cazibesi, bir şarkı gibi tekrar yanına gelir bazen. "Bir saat daha..." der insan kendine. Cumartesiler, bu "bir saatlerin" günüdür.
Dinlenmek... Çok şey yapmadan geçen ama aslında zihnin ve ruhun çok şeyi geride bıraktığı anlardır.
İşte bu yüzden Cumartesi, uykunun, dinlenmenin ve kendini yenilemenin günüdür.
Sabahın erken saatlerinde alarm sesi yerine, kuşların orkestra oluşturarak söyledikleri şarkısıyla uyanmanın hazzını yaşarsın Cumartesi sabahı.
Kahvaltı sofrası... Ailece büyük bir heyecanla masaya konulan değişik kahvaltılıklar ve niceleri...
Aile ile oturduğumuz Cumartesi kahvaltısı daha uzun sürer; ailedeki herkes, her Cumartesi kendilerini ve karşısındakini yeniden tanırcasına uzun sohbetler eder.
Kahvaltı sofralarındaki sohbetler, şekerle karışan çayın buharında ortama yayıldığı gibi yayılır.
Uzattıkça uzattığımız kahvaltının, sonrası için hissettiğimiz heyecanı; sofrayı toplamaya başladığımızda bulamamak...
Biraz sonra ekranların cazibesine kapılır insan Cumartesileri.
Huzurla televizyonun karşısına oturmak, Cumartesilerin diğer bir huzuru...
Elinde kumanda, o kanal senin, bu kanal benim... Karışan yok!
Televizyon, haftanın yoğun koşturmacasında kaçırılan dizilerin, filmlerin kendini hatırlattığı yerdir.
Kumandanın o tatmin edici "klik" sesi, çoktan unutulmuş eski bir dostla kucaklaşmak gibidir.
Sosyal medya ise Cumartesilerde daha çok renklenir, biraz daha çağıran bir hâl alır.
Haftanın stresini atan herkes, fotoğraflarıyla ve paylaşımlarıyla oradadır.
Birileri kahvesini paylaşırken, birileri kitabını, birileri gezdiği yerleri, birileri de dostça geçirdiği vakitleri paylaşır.
Ve bu paylaşım, hayatın her anını ve detayını bir film şeridi gibi gözler önüne serer.
Sıra tabii ki bilgisayarda...
Belki uzun zamandır oynamadığın bir oyunun âlemine dalarsın, belki de sürükleyici bir yazı veya film seni içine çeker.
Bilgisayar ekranından şehirlere, hikâyelere ya da dünya ötesi hayallere dalarsın.
Ekranın görüntüsüyle kurduğun hayaller, sana gerçekmiş gibi yaşama fırsatı sunar.
Saatlerce bir ikizin gibi yapıştığın bilgisayarla dostluğun, böylece teknolojiyle de bir bağa dönüşür.
Sonra birden, kendinle yaptıklarının bittiğini anladığında aile fertleri aklına gelir ve onlarla bir şeyler yapma isteğin uyanır.
Çocuklarına, eşine takıldığında "Hadi bir şeyler yapalım." dediğinde ise herkesin bir Cumartesi planı olduğunu fark edersin.
Çocukların arkadaşlarıyla plan yapmıştır, eşin hafta içi yapamadığı ev işlerinin çokluğundan yakınır... Ve aslında Cumartesinin, iş günlerinden çok da farklı olmadığını anladığın bir gerçeklikle yüzleşirsin.
Fakat asıl mesele, bütün bunları yaparken ruhunun sessizce fısıldadığı şu sözün farkına varmaktır: "Kendine iyi bak. Kendine vakit ayır."
Cumartesiler, sadece dinlenmenin değil, aynı zamanda kendine yakınlaşmanın da günüdür.
O hâlde, bugün Cumartesi...
Uykuyu, televizyonu, sosyal medyayı, bilgisayarı hepsini şöyle bir harmanla.
Ama en önemlisi, biraz da kendinle baş başa kal.
Sen ve sen...
Sakinliğin tadını çıkar ve bugünün hakkını ver.
Çünkü yarın Pazar... Ve o, farklı bir hikâyenin başlangıcı olacak.
Hayırlı Cumartesiler!