Gönüllülük, insana yalnızca başkalarına fayda sağlama imkanı değil; aynı zamanda kendini yeniden keşfetme, bilinçlenme ve özgüven kazanma fırsatı da sunuyor. AFAD gönüllülüğü bu anlamda çok özel bir yolculuk. Çünkü bir yandan afetler karşısında toplumun daha hazırlıklı olmasına katkı sağlarken, diğer yandan en çok ihtiyaç duyulan anlarda insanlara dokunabilmenin tarifsiz güzelliğini yaşatıyor.

AFAD Gönüllüsü Kimdir?
AFAD gönüllüsü; hiçbir maddi beklenti olmadan, tamamen kendi isteğiyle afet ve acil durumlarda topluma fayda sağlamak için zamanını, bilgisini ve gücünü ortaya koyan kişidir. Afet öncesinde bilinçlendirme faaliyetlerine katılır, afet sırasında profesyonel ekiplere destek olur, afet sonrasında ise iyileştirme çalışmalarına katkı sunar.
AFAD gönüllülük sistemi, toplumun afetlere karşı daha dirençli olmasını sağlamak için kurulan sistemin temel amaçları:
* Afetlerde hızlı refleks gösterecek gönüllüleri yetiştirmek,
* Eğitimler ve tatbikatlarla gönüllülerin yetkinliğini artırmak,
* Afetlerin yol açtığı zararları en aza indirmek,
* Etkilenen topluluklara daha etkin hizmet götürmek,
* * Gönüllülük bilincini toplumda yaygınlaştırmak.

AFAD gönüllüleri sadece afet eğitimleriyle değil, aynı zamanda topluma fayda sağlayacak sosyal etkinliklerle de sürece dahil oluyor. Huzurevi ziyaretleri, kan bağışları, okul kütüphaneleri kurma, fidan dikme gibi çalışmalar, gönüllülüğün sosyal yönünü güçlendiriyor

AFAD gönüllülüğü aslında seviye seviye ilerleyen bir yolculuk. Herkes önce Temel AFAD Gönüllüsü olarak başlıyor. Bu aşamada çevrimiçi eğitimlerle afet bilinci kazanıyorsun.
Ben de sürece böyle başladım. Ardından yüz yüze eğitimler ve saha uygulamalarıyla Destek Gönüllüsü seviyesine geçtim. Bu aşama, afet anında sahada görev alabilmek için çok daha yoğun ve uygulamalı bir eğitim içeriyor.

Son basamak ise Uzman Gönüllülük. Bu seviyede arama-kurtarma, ilk yardım ya da yangınla mücadele gibi alanlarda daha ileri düzey eğitimler alarak kritik görevlerde yer almak mümkün.
Bu sistem, gönüllülüğün rastgele değil; bilinçli, planlı ve adım adım ilerleyen bir süreç olduğunu gösteriyor.

Ben de bu yolculuğun içinde yer almanın gururunu taşıyan biriyim. Hikayem aslında 2011 Van depremiyle başladı. Depremin ertesi günü görevli olarak bölgeye gitmiştim. Orada sahada gönüllü çalışanları gördüm. Özellikle UMKE ekiplerinin özverili çalışmalarına şahit oldum. Onlara “Ben de nasıl gönüllü olabilirim?” diye sorduğumda, yalnızca sağlık personellerinden oluşan bir ekip olduklarını ve sağlık personeli olmayanların katılamadığını söylediler. O an içimde büyük bir istek doğdu ama bu yolun bana kapalı olduğunu düşündüm.
Yıllar sonra, AFAD’ın gönüllülüğe dayalı bir sistem hazırlığında olduğunu duydum. Bu kez umudum yeniden yeşerdi. Başvurular açıldığında, sanırım 2019 yılıydı, hiç tereddüt etmeden sürece dahil oldum. O gün bugündür de gönüllüyüm.
Eğitimlerle başlayan süreç, aslında sadece afet anına değil, hayatın her alanına dair bir farkındalık kazandırıyor. “Çök-kapan-tutun” tatbikatında öğrencilere deprem bilinci aşılamak, sel felaketinde zarar gören bir çiftlikte su tahliyesine destek olmak ya da deprem bölgesinde çocuklara birkaç gün olsun acıyı unutturacak etkinlikler düzenlemek…
Tüm bunlar, gönüllülüğün sadece afet anında değil, her zaman iyileştirici bir yönü olduğunu gösteriyor.

Görevler kimi zaman çok yorucu, kimi zaman da duygusal olarak ağır olabiliyor. Kayıp arama çalışmalarında günlerce yürüdüğümüz anlar hala hafızamda. Bir diğer gün, yağış sonrası su baskınına uğramış bir çiftlikte, hayvanların yaşam alanlarını temizlerken ekip arkadaşlarımızla birlikte tek bir amaç uğruna çabalıyorduk: Hayata yeniden düzen kazandırmak. Bunların yanında çok sayıda kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı geniş kapsamlı tatbikatlarda yer aldık. Orada gördüğüm en önemli şey, birlikte hareket etmenin, koordinasyonun ve dayanışmanın gücüydü.

Whatsapp Image 2025 09 01 At 10.54.31

Belki de en unutulmaz anlardan biri, 6 Şubat depremi sonrası bölgede düzenlenen 23 Nisan etkinliğiydi. O gün çocuklarla buluştuk; onların gözlerindeki ışık, yaşadıkları acının izlerini bir anlığına da olsa unutturdu. Bir gönüllü için bundan daha değerli bir ödül olamaz. İşte tam da bu yüzden gönüllülük, sadece yardım etmek değil, aynı zamanda umut aşılamak demek.

Bu süreçte öğrendiğim bir diğer şey de, gönüllülüğün insana kazandırdığı yeni dostluklar oldu. Farklı mesleklerden, farklı şehirlerden gelen insanlarla aynı amaç uğruna yan yana geliyorsunuz. Zamanla ekip arkadaşlarınız, aileniz kadar yakın oluyor. Birlikte yaşadığınız deneyimler, hayat boyu unutulmayacak bağlar kurmanızı sağlıyor.


Peki, siz de bu yolculuğun bir parçası olmak ister misiniz?
Aslında süreç oldukça basit. 15 yaşını doldurmuş her T.C. vatandaşı, eğitim veya iş hayatını aksatmayacak şekilde zaman ayırabiliyorsa AFAD gönüllüsü olabilir. Sağlık durumunun alan çalışmalarına uygun olması yeterlidir. Başvurular, e-Devlet üzerinden AFAD Gönüllülük Sistemi’ne yapılıyor. Sonrasında gönüllülük portalı üzerinden eğitimler, faaliyetler ve görevler takip edilebiliyor.

Benim için AFAD gönüllüsü olmak yalnızca bir görev değil, aynı zamanda hayatımda aldığım en anlamlı kararlardan biri oldu. Çünkü gönüllülük, hem umut aşılamak hem de dayanışmayı büyütmek demek. Eğer içinizde “ben de bir şeyler yapabilirim” duygusu varsa hiç beklemeyin. Çünkü bir gün sizin varlığınız, bir başkasının yeniden hayata tutunma sebebi olabilir.