YİNE ABD BAŞKANININ AĞZINA MI BAKACAĞIZ?

BİZ KİMİZ? BİZ NİYE SUSUYORUZ?

Bu Türk ve Ermeni olayı iken ilgisi olmayanlar bile konuşuyor.

Atalarımıza iftira atıyor.

Bizim meselemiz olduğu halde biz susuyoruz….!

Bu ne gaflettir?

Bu gaflet ihanettir!     

24 Nisan

Soykırım Suçlusu Ermenilerin

Tarihi İnkâr ve İftira Günüdür

Evvel emirde şu hususu arz edeyim. Burada suçladığımız zümre, soykırım suçu işlemiş çeteci ve düşman ordusuna katılmış Ermeniler ile soykırım yalanını savunan cahil ve hainlerdir. Dün Osmanlı döneminde ve bugün Türkiye’de devletine sadık, dürüst Ermeni vatandaşlarımızı tenzih ederim. Ermeniler bizim tarihimizde, en iyi dostumuz, komşumuz, akrabamız, pek çok meslekte ustamızdır. Osmanlı dönemi gibi Cumhuriyet döneminde de Ermeni vatandaşımız devlette yüksek mevkilerde vazifeler almıştır. Şu anda Türkiye’de yaşayan Ermeni vatandaşlarımıza Ermenistan’ı bağışlasalar buradaki işini bırakıp gitmez. Bu gerçeği göremeyen ve anlamayan, ya cahildir ya hain.

Soykırım suçlusu Ermenilerin, Türkler ile 700 sene yaşadıkları müşterek tarihten başka tarihleri yok. 700 sene beraber tarih yazmışız. Müslim tebaaya soykırım ve işkence yaparak, o güzelim tarihin içine ettikleri için şeref duyacakları, gururla evlatlarına aktaracakları müstakil millî tarihleri yok.

Ama Türklerle beraber yaşadıkları edebî, mimarî, musiki, sanatsal, sportif faaliyetler var. Tiyatro, sinema, kültürümüz, atasözleri, deyimlerimiz bile birbirine karışmış ve kaynaşmıştır. Yemek, eğlenmek, oynamak, gülmek, üzülmek, komşuluk, dostluk, arkadaşlık, kadınlar arasındaki, dantel, el işi, kırlent, yatak yorgan, halı, kilim, örnekleşmesi var. İbret alınacak sosyal kardeşlik yaşamışız. Çok güzel yaşanmış, huzur içinde geçmiş, mükemmel mazimiz, müşterek gelenek ve göreneklerimiz var. Sadece Ermeniler değil, Osmanlı kimliği, Osmanlı tebaası olarak kırk millet, 72 mezhep beraber yaşamışız. Osmanlı Devleti hiçbir ırkçı tavır almamıştır. 

Osmanlı Devleti bir İmparatorluk idi. İmparatorluk demek içinde her kavme, her dine açık bir yönetim demektir. Dünyanın sosyolojik tarihinde, Osmanlı imparatorluğu bu hususta en doğru, en müsamahakâr, en liberal, en demokrat devlettir.

Sadece Ermeniler değil, bütün kavimler, aşiretler, halklar, baskı, zorlama olmaksızın huzur içinde, gelenek, göreneklerini, dinlerini ve dillerini özgürce yaşamıştır. Bulundukları coğrafi bölge içinde hepsi birbiri ile barış içinde kaynaşmıştır.

Kimse hususi geleneğini kaybetmeden birbiri İLE dostane ilişki içinde asırlarca yaşamıştır. O kadar ki, bâtıl inançlarımız bile aynı. Ermenilerin farkı ülkenin yönetiminde en çok söz sahibi olan zümredirler. Tebaayı Sadıka olarak daha öne çıkmışlardı. Devlet memurlarının üçte biri Ermeni’dir. Osmanlının imalât, ithalât ve ihracat hayatı tamamen gayrimüslimlerin elinde idi. Büyük tüccarlar, küçük esnaflar, meslek ustaları hepsi gayrimüslim idi. Tek cümle ile ibadet hariç her şeyimiz ortak idi.

Ne yazık ki böyle harika bir dostluğu, vatandaşlığı baltalayan ve kan bulaştıran taraf Ermenilerdir. 700 senelik böyle bir beraberliği, böyle bir olumlu komşuluğu inkâr ve iptal ettikleri için, kutlayacak, bayram edecek günleri yok. Evet, dünyanın dört bir tarafına dağılmış Ermenilerin bir araya geleceği gururla anacakları millî bir bayramları yok. Din hususunda da Ermenilerin ortak noktası da çok az. Aslında Ermeniler dinen Gregoryen’dir. Bulundukları bölgelere göre, Ortodoks- Hıristiyan- Katolik- Protestan hatta Müslüman olanlar vardır. Yâni özetle Ermenileri bir araya getirecek dini veya millî ortak noktaları yoktur. Bu sebeple soykırım yalanı, Ermenilerin tek tutkalıdır.

- & -

Seksen senede hiçbir tarihçiyi kandıramadılar. Türkiye “Tarihçiler toplansın. Bütün arşivler açılsın. Tarihçiler ne karar verirse razıyız” dedi. Ermeniler yanaşmadı. Çünkü tarihi bilmeyen ama Türkleri sevmeyen siyasetçilere sarıldılar. Kendi yaptıkları soykırımı ağızlarına bile almıyorlar. Ama uydurdukları soykırım yalanını abarta, kabarta dünyaya yaymaya çalışıyorlar. Dünyayı inandırmak için şimdi ide din kartını oynuyorlar. “BİZ HİRİSTİYAN OLDUĞUMUZ İÇİN SOYKIRIMA UĞRADIK” yalanını kullanıyorlar. Umumiyetle insanlar mağduru korumaya meyillidir. Kendi yaptıkları vahşeti saklayıp, sanki sadece onlar saldırıya uğramış gibi dünyaya yaygara yapmaları, atalarına karşı, Türklere karşı, tarihe karşı ve Tanrı’ya karşı suçtur. Özür dilemesi gereken hem de DÖRT KERE özür dilemesi Ermenilerdir.

- & -

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, işimiz çok ciddi ve çok zor. Çok çalışmamız gerekiyor. Türkler susarak büyük hata yaptı. Niye sustular? Yirmi sene evvel bazı tarihçilerimizle konuşmuştum. Dediler ki, “Ermenilerin yalan söylediğini bütün dünya tarihçileri biliyor. Böyle bir olay yok ki. Olmamış bir şeye kim inanır. Kimse onların yalanına inanmaz” dediler. Ciddiye almadılar. İşte netice ortada.

Tarih bilmez, Türkleri sevmez siyasetçiler, anında kabul etti. Kabul etmese bile falan yere bir anma direği dikmesine izin vermesi dolaylı yoldan yalanı kabul etmesi manası taşıyor. Halk bu direkleri 365 gün görüyor. Şiddetle dünya kamuoyu Türk düşmanı oluyor. Bu propagandayı hafife alamayız.

- & -

EN KISA ZAMANDA BİR DERNEK, BİR VAKIF OLARAK,  PARTİ OLARAK HAREKETE   GEÇMEMİZ ŞART. İŞİN ŞAKASI YOK.

Mesele bu çirkin iftirayı ilan etmek ve Ermenilerin yaptığı soykırımı gün yüzüne çıkarmaktır. Gaflet etmeye ve susmaya hakkımız ve vaktimiz yok.

- & -

Uydurdukları 24 Nisan tarihinde hiçbir Ermeni öldürülmemiştir. Hiçbir surette ve hiçbir tarihte Ermenilere soykırım yapılmamıştır.  Bu yalan, Ermeni camiasını senede bir defa bir araya getiren tek tutkaldır. Aksi takdirde Ermeniler, dünyası nüfusu içinde eriyip gidecektir. Bu yalan Ermeniye yaradığı kadar, Müslüman Türk Milletinin düşmanlarına da yaramıştır. Osmanlı aleyhine, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine kim ne dese inanmaya ve kabule hazır olan Avrupa ve Amerika bu ağır iftiraya deli gibi sarılmışlardır. Hâlbuki Amerika’sı, Rusya’sı ve Avrupa’sı çok iyi biliyor ki, soykırımı Ermeniler yaptı. Daha doğrusu yaptırdılar. Çünkü kışkırtan onlar, silahı veren onlar. İsyan ve ihanetlerinden istifade eden onlar. Osmanlının zayıflaması ve Ermenilerin, yurt içinde isyan ve ihanetler çıkarması Osmanlıyı zora sokmuştur. Zaten dokuz – on  büyük cephede savaşan Osmanlı cepheye asker yetiştirememektedir.  Mâlî durumu (ekonomi) berbattır. Askere iki öğün bazen bir öğün yemek vermektedir. Silah durumu daha da kötüdür. Müttefik olduğu Almanya ki zaten o da savaşmaktadır, kendinden artarsa Osmanlıya silâh verecektir. Yani Türk ordusunun silah yönünden de büyük sıkıntısı vardır. İngiltere parası peşin ödenen iki muhribi vermemektedir.

(Sürecek)