Hitler 2. Dünya savaşında yenilip Berlin’de kafasına kurşun sıkarak intihar ettiğinde üstünde bulunan kanlı gömleği ve o gömleğin birebir kopyalarını Trump, Putin, Netanyahu, Meloni, Orban, Mondi ve diğerlerine miras olarak bırakmış olmalı ki 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde bunca vahşeti ve soykırımı yaşıyoruz.

Özellikle Trump, arkasında olduğunu sürekli yinelediği Netanyahu piyonuyla Ortadoğu’yu kana buladıktan sonra savaş gemileriyle AsyaPasifik’te Çin’i kuşatmaya, Latin Amerika’da yeni saldırılara zemin hazırlamaya girişti.

Ukrayna – Rusya savaşı henüz sona ermedi, giderek şiddetlenme eğilimi gösteriyor.

Kanada, Grönland ve Panama Kanalı bahanesiyle küçücük Panama’yı gözüne kestirdiğini açık açık beyan etti. Tüm dünya bu talebi ‘deli saçması’ olarak değerlendirmişti. Ortadoğu’yu ateş topuna döndürdüğünde bu yeni Hitler’in neler yapabileceği sis perdesinden sıyrılıp gün yüzüne çıktı.

Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, İran ve Gazze’de hiçbir iktidar değişimine sebep olmamış, yüzbinlerce insan katletmemiş gibi Barış ödülü bekliyor. Yalnızca Irak’ta 1 milyon 600 bin insan katletti. Diğerlerinde yaşamını yitirenleri de eklersek 3 milyonu aşar ölü sayısı.

Resmi açıklamalara göre 65 binin üzerinde, resmi olmayan açıklamalara göre 200.000’i aşan Filistinli’yi katleden soykırıma giden silahları kimin gönderdiğini biliyoruz: ABD ve AB. Halkları sürekli soykırımı lanetlerken silah sevkiyatında hız kesilmiyor. Yalnızca dünya emekçileri ve yüreği insandan yana atan barış yanlıları silah taşıyan gemileri limanlarına sokmuyor. Bizden de Azeri petrolü akmaya devam ediyor.

Yukarıda saydığım ülke ve bölgeleri bir kenara koyalım, şimdilik.

Şimdi, yazının başlığı Venezuela, üstteki giriş ne anlam taşıyor, diyeceksiniz.

Açayım.

Bir ölüm makinesine dönüşen Amerikan donanması Karayipler’de toplanmaya başladı ve yüzyılın Hitler’i Trump, Venezuela’ya kara harekâtına başlayacağını açıkladı. Bu kez bahanesi ‘uyuşturucuyla mücadele’.

Bahanenin arkasında yatan amaç, bağımsız politika izleyen ve hiçbir ülkenin ‘arka bahçesi’ olmayacağını tüm dünyaya ilan eden Venezuela devlet başkanı Maduro’yu devirmek. Bu amaçla, aynı Suriye, Libya, Afganistan ve Irak’ta TV dizisi gibi canlı izlediğimiz filmi baştan sarıp Venezuela’da çekmeye başlayacak. Yerli işbirlikçileri devreye sokup kargaşalık çıkaracak, havadan ve karadan saldırıya başlayacak.

Trump’ın çabaları istediği sonucu alır mı? Biraz zor olsa da bir savaşın sonucunu kestirmek güç. Birkaç hafta içinde gelişmelerin hangi yönde olduğunu göreceğiz.

Maduro ülke genelinde olağanüstü hal edeceğini, tüm halkın yabancı istilacılara karşı hazırlıklı olmasını açıkladı ve ordusunu istilaya karşı konumlandırdı. Doğru yapıyor. İstilacıya direniş göstermeyen Esad rejimi örneği ders olmuş olmalı.

Amerikan merkezi haberalma örgütü (CIA) ve Trump’ın danışmanları ortaya atılan bahaneye tutunup savaş naralarını yükseltiyor. Venezuela muhalefetini silahlandırıp iç savaşa hazır hale getirecek ve son vuruşu ABD ordusu yaparak Maduro’yu indirecek, yerine kukla muhalefet liderini getirecek. Esad’ı ülkeyi terk etmeye zorlayarak katil Colani’yi giydirip kuşatıp, kravat taktırıp devlet başkanı ilan ettiği gibi.

Trump Amerika’yı yeniden büyük yapacak. (Anımsayalım, seçim sloganı idi: Make Amerika Great)

Dünya yeni bir faşist dalga yaşıyor, bizler de dünyanın dört bir köşesinde endişeyle izliyoruz.