'Bilmeyenler neyi bilmiş

Bilenlere selam olsun'

Yunus Emre

*

Çorum’da kaldığımız yıllarda Mehmet Kahraman diye bir arkadaşım vardı. Makine Mühendisi idi. Eşi istatistik okumuştu. Mehmet Kahraman bir büro açtı ve onun cam üstüne tabelasını yazdım.

Tabela da yazıyordum.

İstatistik bana o yıllarda çok hafif bir meslek dalı olarak görünüyordu.

Daha sonraki yıllarda bunun ne kadar önem taşıyan bir meslek olduğu ve gitgide daha büyük bir öneme haiz olduğu anlaşılacaktı.

Hangi medeniyet hangi kültür buna başvurmayacaktı ki.

Bir büyük medeniyet olarak düşünülen Mısır’a bakıyoruz ne kadar büyük şeylere imza koymuşlar, ölçüm yapmışlar, matematik hesaplar yapmışlar. Piramitlerin boyunu gölgeleri, güneşin gölgelerini dikkate alarak hesaplamışlar. Nil’in taşma ve geri çekilmelerini dikkate alarak kadastroyu bulmuşlar.

Bütün bunları matematikçiler daha iyi bilirler.

Bir çok şey, bilimsel düşünce, matematik hesaplamalarıyla yapılır olmuş. Bu konuya bir dayandın mı yanılma payı olmaz. Demek ki işin temelinde bir gözlem ve deney vardı.

Bu her alanda kullanılır olmuş.  Denizde, havada, karada yapılan her şeyde gemilerin yapılmasında, uçakların yapılmasında, teknolojilerde, aklın belki de hafsalasının alamayacağı her alanda matematik sayılar hakim olmuş. Bir sonuca varmak için, bir hüküm vermek için.

Ampirik düşünce hakim olmuş. (Bunu yazdım ben.)

Verimli hilal adlandırılan o coğrafyada pek çok ortaya çıkıyor ve gelişiyor. Matematik doğuda gelişiyor.  Mezopotamya, Anadolu, eski Yunan vs.

Kimsenin hakkını yememek lazım. Sayılar, sıfır, cebir doğuda doğuyor. O ki kitapla taşınıyor, gelişiyor. Mısır’da abaküs hesap yapmak için kullanılıyor.  Biz okul sıralarında  hesap yapmak için abaküs kullanırdık. Cebir yine öyle. Cabir adlı bir bilim insanı bu türden bir şeye imza koyacak bir büyük çizgi koyuyor matematiğe. Matematiğe merak sarmak çok hayati sonuçlara hız veriyor. Son yüzyıl içinde yapılan keşif ve icatların temelinde merakın tetiklediği matematik hesaplamaları vardır. Ancak bu kafayı tetiklemek için çok farklı bir örneği Pisagor’da görmekteyiz. Bir geometri problemi ile uğraşmakta iken o yöreyi savaş sonrası işgal eden ordunun askerleri gelir. Pisagor problemi çözmekle meşguldür. Önündeki daireye bakar ve başı, gözleri onun üstündedir. Gelen askerlere elini kaldırır ve “bir dakika” der.

Bilim böyle yapılır.

Ya bu Anadolu ne bereketli topraklarmış. Bunları yazdım, Anadolu’da hep büyük medeniyetler yaşamış.

Daha sonra Desimal sistemi görüyoruz.

Rakamlarla olmak…Roma’da Romen rakamlarıyla anlatılmaya başlandı. Bizde bunları daha okul sıralarında öğretirler. Bunları unutmak mümkün değil.

Merak ve hayal kurmadan bir şey öğrenilmez. Almaya ve öğrenmeye hazır bir beyin, zihin olmadıkça bu pek mümkün olmaz, hiç kimseye bir şey öğretmek mümkün değil. O yüzden ki öncelikle çocuğa bu şevki öğreteceksin.

Devletin yapılanmasında da istatistiğin son derece büyük bir rol oynadığını artık uçan kuşlar bile biliyor.

Devlet için çalışan memur ve görevlilere aylıklarının ödenmesinde istatistik veriler göz önünde bulundurulur. Vs.

Her şey hesap kitap işidir.

Bazen evdeki hesap ta çarşıya uymuyor. Denkleştirlmeye çalışılıyor. “Yanlış hesap Bağdat'tan döner” diye atasözümüz vardır.

Ben mükemmelim diyen bir kimse hiçbir şey yapmamış demektir. 

Farkına varmak gelişmenin en büyük amillerinden biri olarak düşünülmelidir. Hayatta yanılmalar olmasa idi biz neyi tam olarak öğrenebilecektik?

Buruni’yi unutmamak gerek. Artık ölmek üzeredir. Yanına bir yakını gelir, bir problem hakkında bilgi edindiğini söyler.  Buruni merak eder ve bana anlat bunu der. Arkadaşı rahatınıza bakın efendim der. Buna kendinizi bu işle meşgul etmeyin diye fısıldar.

Buruni hafifçe doğrulur: Bunu öğrenmeden mi öleyim der.

Ya işte böyle.

Öğrenme hayat boyu devam eder. Etmelidir.

İlber Ortaylı, hocası Halil İnancığın yanına gider. Helallik almak için, Halil İnancık hastadır ve İlber Ortaylı anlatır. O hali ile hala bir takım problemleri İlber Ortaylı ile görüşmektedir. Halil İnancık tarihçilerin kutbu…Nasıl olur anlarsınız. İleri yaşlarda İtalyanca öğrenmiş ve İtalyan kaynaklarına erişmiş, yeni şeyler öğrenmiş bir insan.