Türk Milleti’nin geleceğe güvenle bakmak istediğini ancak ülkenin mevcut durumunun buna imkan vermediğini dile getiren Zafer Partisi İl Başkanı Bedii Onan, ülkede yaşanan olaylarla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
“İnsanı önceleyen bir anayasa ifadesi hoş olsa da, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan ifadelerine açıklayıcı ve tatmin edici anlamlar yüklenmelidir” diyen Bedii Onan, bir Anayasa değişikliği sürecinin başlaması halinde mevcut olan ilk dört maddenin varlığının muhafaza edilmesinin üniter devlet yapısının, Türk milletinin varlığının ve geleceğinin teminatı olduğunu da açıkladı.
“Üniter devlet yapısının korunması, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek olan söz konusu maddeleri, Türkçe ve Laiklik ilkesi ile alakalı olarak zaman içinde değişik partilerin, kurumların ve şahısların açıklamaları ortadadır” diye konuşan Zafer Partisi İl Başkanı Onan, bahsettikleri hususları dile getiren kesimlerin niyetlerinin toplum adına kucaklayıcı bir anayasa yapmaktan ziyade, anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmek için esaslı bir çalışma yapma niyetleri olduğu kanaatinde olduklarını ve bu tür anayasa yapma söylemlerinin Türk milletinin geleceği açısından samimi olmayacağını dile getirdi.
Ülkede eğitimden sağlığa, ekonomiden dış politikaya kadar yaşanan bazı sıkıntılara da değinen Zafer Partisi İl Başkanı Bedii Onan açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Türkiye Cumhuriyetinde asli unsur Türk Milletidir. Türkiye Cumhuriyetinde vatandaş olan herkes Türk’tür. Bütün vatandaşlar hak ve ödevler açısından eşittir. Yapılan araştırmalara göre Türk kimliğini sahiplenme düşüncesi %94 oranı civarındadır. (*Kaynak: Boğaziçi Üniversitesi Biz’lik ve Öteki’lik araştırması) Türk kimliğini sahiplenme oranı ortadadır. Bu sebeple Türk milletinin hassasiyetlerine ters düşen her türlü yaklaşım ve çalışmalardan kaçınılması gerekir. Türk milletinin manevi ve milli hassasiyetlere bakışı nettir ve ortadadır.
Yönetimsel tercihler, ülke gerçeklerine uyumlu olmayan mali politikaların ısrarla uygulanmaya çalışılması sonucunda vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmı geçim zorluğu yaşıyor. Özelikle emekli maaşlarının yaşanan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yerinde sayması bu kesimi mağdur ediyor.
Yap işlet devret olarak yapılan yol, havaalanı, şehir hastaneleri ve diğer çalışmalara hazineden ciddi ödemelerin yapıldığı yaygın basında yer almaktadır. Bunu dışında geçici sığınmacılara yapılan harcamaların ne kadar olduğuna dair iktidar tarafından yapılan açıklamalar ortadadır. Emekli vatandaşlarımızın geçim sorunları yaşadığı da bizzat en üst seviyeden ifade edilmiştir. Ancak emekli maaşlarında artış yapılacağına dair ortada somut bir çalışma da yoktur. Emekli maaşlarında talep edilen artışların son açıklamalara göre 2024 Ocak ayına kaldığı anlaşılıyor. Ancak ocak ayına kadar emekli vatandaşlarımızın yaşamlarını nasıl idame edeceklerini karar vericiler ve siyasetçilerin görmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçektir.
Başta akaryakıta gelen zamlar ve artırılan vergiler vatandaşlarımızın yaşamını etkilemiştir. 7500 lira maaş alan emekliler değil, kamudan emekli olanlar dâhil olmak üzere tüm emekliler geçim sıkıntısı yaşamaktadır. Artık tüm emekliler mevcut maaşlara karşı seslerini yükseltmektedir. Emekli maaşları günümüzün şartlarına göre artırılmalı, emeklilerin yaşam kalitesi yükseltilmelidir. Emekli vatandaşlarımızın tenceresini kaynatacak tatminkâr maaş artışları bekletilmeden yapılmalıdır.
Astronomik rakamlara çıkan konut kiraları sebebiyle konut sahipleri ve kiracılar arasında hemen her gün anlaşmazlıklar TV ekranlarına haber olmakta, kavgalar ve ötesine geçen rahatsız eden görüntüler hemen herkes tarafından görülmektedir. Büyük kentlerdeki kiralar vatandaşların gelirlerini aşan meblağlara yükselmiştir. Vatandaşlarımızın gelirleri istenilen kiraları ödeyecek seviyede değildir. Gelirlerin kiraya gitmesi ülke tarihinde görülmüş bir durum değildir. Temel ihtiyaçlardan olan barınma konusu ülkemizin en önemi ve çözülmesi acil konusu olmuştur.
Sağlıkta geçmişe geri döndük. Alınamayan randevular, polikliniklerdeki muayene kuyrukları, muayene ilaç katılım payları sağlıkta kaliteli hizmet alınmasının önüne geçiyor. Sağlık sisteminin maddi yükünü vatandaşlarımızın önemli bir kesimi artık taşıyamıyor. Eğitimde iflasın eşiğine geldik. Akıllı tahtalara, öğrencilere dağıtılan tabletlere rağmen bilgi ve beceri yönünden öğrencilerin istenilen bilgi ve davranış seviyesine gelmediğini bir lise öğrencisi tarafından İstiklal savaşının önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsına yapılan menfur davranışta maalesef üzülerek gördük. Okullarda öğrencilere verilen yemek desteklerinin kaldırıldığına dair haberler gündemde yer almaktadır. Öğrencilerin yemek desteğinin kaldırılması öğrencilerin bedensel, zihinsel ve eğitsel gelişimini olumsuz etkileyecektir. Okullarda verilen yemek katkılarının devam etmesi için gerekenler mutlaka yapılmalıdır.
Birkaç haftaya üniversiteler açılacak. Devlet yurtlarından faydalanma imkânı bulamayan üniversite öğrencilerini barınma problemi bekliyor. Başta kitaplar ve diğer eğitim materyallerinin fiyatlarının öğrencileri maddi açıdan zorlayacağı gerçeği de ortada duruyor. Ulaşımın maliyeti öğrencilerin mütevazı harçlıklarına yük getirecektir. Milli Eğitim Bakanı’nın seçim öncesi verilen sözlere rağmen öğretmen atamalarında mülakat açıklaması eğitimdeki emeklerin yok sayılmasıdır. Yüksek sınav sonuçlarına rağmen muhtemelen tarafsız bir değerlendirme ile uygulanmayacağını düşündüğümüz mülakat hak kayıplarına ve mağduriyetlere sebep olacaktır. Her ne kadar kul hakkı konusunda teminat veren açıklamalarda olsa kırk beş dakikalık bir mülakatın sonunda işe alım kararının verilmesi tam adaleti sağlamaktan uzak kalacaktır.
Ekonomide dış kaynak arayışı son sürat devam ediyor. Körfez ülkeleri, Avrupa’daki finans çevrelerinden sonra ABD de acil ve sıcak para aranıyor. Bu sebeple New York’taki Times Meydanındaki dijital panolarda ‘Invest in Türkiye’ mesajı yayınlandı. Bu tür mesajların ne kadar sayıda ABD’ li yatırımcıyı ikna edeceği tartışılır. Aranan dış kaynağın milyarlarca dolar olduğu düşünülürse, dijital panolarda yayınlanan mesajların çok değil, hiçbir katkısı görülmeyecektir. Yatırım yapma çağrısı tüm Dünya vatandaşlarına yönelikse, bu tür bir çalışmanın geçmişte Türk tahvillerine yatırım yapan Japon ev hanımlarına yönelik şekilde yapılması daha faydalı olacak ve katkı sağlayacaktır.”