Nitekim zihnimde bu kanal hep yaşadı durdu. Koskoca Trakya’nın sun’i olarak İNSAN ELİ ile bölünmesi aklıma yatmadı. İnsanoğlu ne zaman ve ne kadar tabiatın tabiîliğine müdahale ederse ters teptiğini biliyorum. Bu hususta binlerce örnek olduğunu herkes biliyor. Evet, Boğaz İstanbul’un bir ana caddesidir. Her gün irili ufaklı onlarca geminin geçmesi hiçbir kaza olmasa bile İstanbul halkının deniz trafiğini aksatmaktadır. Kural gereği yabancıların geçiş üstünlüğü olduğu için, şehir hatları vapurları daima yabancı gemilere yol verir. Yol verir ama Boğaz bir kara parçası değil ki; su durduğu yerde durmuyor ki. Boğaz akıyor. Bizim şehir hatları vapurları yabancı gemilere yol verirken, kayıyor ve kaptanlarımız ne kadar usta olsalar da sık sık sıkıntılar oluyordu.

SORULARIM VAR! …?

Buraya kadar Boğaza bir çare bulunması gerektiğinin lüzumunu ve önemini arz etmeye çalıştım. İstanbul Kanalı İçin Sorulara gelelim:

Soru 1:-İstanbul Kanalının debisi ne olacak?

Soru 2:-Bu akıntı Karadeniz’den Marmara’ya mı, yoksa Marmara’dan Karadeniz’e mi olacak? İlk bakışta İstanbul Boğazı gibi olacağı düşünülüyor olsa gerektir. Öyle de olması gerekir. Lâkin arazi ve deniz her yerde su terazisi tutulmuş düz değildir. İstanbul boğazı ile Durusu arasında (Benim haritamda “Kuzey Limanı”) seviye farkı olabilir. Durusu ile Marmara Denizi arasında seviye farkı olabilir. Küçükçekmece ile İstanbul Boğazı arasında (Benim haritamda “Güney Limanı”) arasında seviye farkı olabilir.

Burada suyun seviye farkları mı etkendir, yoksa zemin mi etkendir? Araştırıldı mı? Yani özetle kanalın suyunun akış yönünü tayin etmek bizim elimizde mi? Yoksa araziye mi uyulacak?

Soru 3:- Bizim cüssemize göre çok büyük olsa da mâlum dünya yuvarlaktır. Yani araziler arasında uzaydan bakış olarak eğrilik vardır. Bu eğriliğin kaç km. de etkili olduğu ve nasıl bir etki olduğu araştırılmalı.

Şu anda İstanbul Boğazı’nın üst akıntısının Karadeniz’den Marmara Denizi’ne akması, Marmara Denizinin daha aşağıda olduğu anlamına gelmez. Haddizatında dünyanın altı üstü, aşağısı yukarısı yoktur. Dünya haritasına bakarak Nil yukarı akıyor, Fırat ve Dicle aşağı akıyor diyemeyiz. Missisipi, Amazon, Nijer, Don ve Volga hepsi başka istikamette akıyor. Kanal İstanbul veya İstanbul Boğazı bunlardan farklı. Çünkü Boğaz karadan denize akan büyük bir nehir değil. Denizden denize akıyor. Yani iki başı da deniz. Ben Kanal İstanbul’un akış yönünde bile tereddütteyim.

Soru 4:-

- (a)-Karadeniz’den Marmara Denizi’ne akarsa ki olması muhtemel budur, bunun Karadeniz’in debisine etkisi nedir? Milyon senedir böyle akmakta ve alttan Karadeniz’e giren su ile üstten Marmara Denizi’ne boşalan su arasında bir denge vardır. İstanbul Kanalının debisi, farz edelim ki İstanbul Boğazının yarısı kadar olsun. Bu yeni akıntının Karadeniz’i, Boğaziçi’ni ve Marmara’yı nasıl etkileyeceği hesaplandı mı? Misal vereyim. İstanbul’da yaşayanlar bilir. Her hangi bir mevsime bağlı olmayarak boğazın suyu bazen yarım metre ile bir metre alçalır yani azalır. Bazen de yarım metre yükselir. Çoğunlukla eşit (düz) olmakla beraber zaman zaman alçalan ve yükselen durumlar olur.

İstanbul Kanalı ile bu fark daha sık ve 1,5- iki metreyi bulursa ne olacak?

- (b)- Karadeniz kıyıları tamamı, devamlı olarak bir metre 1,5 metre seviye kaybederse ne olur? Bu durum Karadeniz’e dökülen nehirlerin seviyesini nasıl etkiler?

Olumsuz etkilerse bu ülkeler bu kanala nasıl tepki verir?

- (c)-İhtimali biraz zayıf olmakla beraber Kanalın suyu Marmara’dan Karadeniz’e akarsa ne olur? Emin değilim ama böyle bir ihtimali nazarı dikkate almak gerektiğine inanıyorum. Ya akıntı Marmara Deniz’inden Karadeniz’e olursa doğuracağı sonuçlar nelerdir? Araştırıldı mı?

Soru 5:- Yarın falan ülkenin iklimine, suyuna, ırmağına, sahiline, zarar verirse ne olacak?

Soru 6:- Montrö Boğazlar antlaşmasına göre gemiler İstanbul kanalından geçmeye mecbur değillermiş. Kimse geçmezse onca emek ve para ne olacak?

Soru 7:- Yukarıda zikrettik, İstanbul Boğazı’nda iki akıntı vardır. Alttan Karadeniz’e üstten Marmara Denizi’ne akar. Milyonlarca yıldan beri bu iki akıntının debisi bir denge içinde devam etmektedir. Ta Cebelitarık’tan Karadeniz’e çıkışa kadar bir denge vardır. .

Soru 8:- Bu 25 metrelik derinliğe bakarak normalde alt akıntı olmayacak diye düşünülüyor. Ya olursa? Bunun kesin olarak olmayacağı iddia edilebilir mi?

Araştırılması şart.

Çünkü mevcut alt ve üst akıntının yüksekliği ve birbirine sürtündüğü yükseklik hiçbir yerde aynı ve eşit değildir. Binaenaleyh kanalın Karadeniz ağzında veya Marmara ağzında bir anafor olur mu? Çok ciddi bir araştırma ister diye düşünüyorum.

(SÜRECEK)