Yaklaşık 40 yıldır sanatla birlikteyim.

Kimi zaman bir bebeğin ilk karlamalarında, kimi zaman okul öncesi çocukları ile rengarenk mutluluklarda, kimi zaman ergen bir ortaokul öğrencisinin bunalımları renklere, biçimlere dönüşürken yanlarındayım.

Kimi zaman sanat tarihi sayfalarında liseli gençlerin… Güzel sanatlara hazırlanırken karakalem heyecanlarında, sanatla kendini ifade etmesini öğrettiğim her yaş gurubundan insanlarla bir aradayım. Öğretirken ben de birçok şey öğreniyorum hepsinden, her gün yine, yeni ve yeniden…

Tüm bu yaşanmışlıklardan öğrendiklerim zaman zaman kendi tuvallerimde suluboya kâğıtlarında hayat buluyor. Sanatla uğraşan insanların mutlaka onları besleyen kaynakları olmalı tabii ki. Benim için işin eğitim yanı bu kaynaklardan birisi. Gezdiğim yerlerde gördüğüm güzellikler, her zaman objektifime yansıyanlar, okuduklarım, izlediklerim yaşadıklarım ve en önemlisi hayallerim, duygularım, düşüncelerim, renk oluyor, biçim oluyor ve elbette sürekli araştırmacı ruhum, toplumsal duyarlılıklarım, çirkinliklere yanlışlıklara karşı duruşlarım, anılarım birikince heybemde paylaşmak istiyor insan.

Tüm bunları paylaşmak amacı ile yeni bir sergiyle sizlerle birlikte olmak istedim.

Sergimi tüm yaşantılarımda denk geldiğim hayata güzellikler katan, gittiği yeri çiçeklendiren, üreten, her koşulda yılmayan, yıkılmayan, küllerinden yeniden doğan, gökkuşağı gibi yedi rengi ve tonlarını yüreğinde taşıyan, her gittiği yere bir rengini bırakan, her ne yapıyorsa aşk ile yapan, başta annem, iki güzel kızım, kız kardeşlerim ve hayatıma dokunan, hayatına dokuduğum, isimlerini tek tek sayacak kadar unutmadığım veya tanımadığım ama varlıklarını bildiğim kadın arkadaşlarıma ve dostlarıma ithaf ediyorum.

Resimlerimde bu kadınları anlatıyorum. Sanıyorum izleyen herkesin ‘evet tanıyorum’ diyebileceği kadınlar…

Ormanları yanmasına rağmen ‘olsun üzülme, yeniden yeşerecek’ diyen Bodrum Gökbel köyündeki kadınlar, Toros dağlarındaki kadınlar, renkleri yürekleri kadar üzerlerinde taşıyan Mardinli, Diyarbakırlı, Tuncelili, Urfalı, Hemşinli, Çorumlu kadınlar… Büyük kentlerdeki yalnızlıklarını, ihanetlerini, üretime, sevgiye, aşka, dik duruşa dönüştüren kadınlar…

Ben umut resimleri yapmayı seviyorum. Hayatın incelikli, zarif ayrıntılarını seviyorum. Elbette sanat, hayata eleştirel pencerenden de bakar mutlaka. Umut etmek ,var olanın dışında daha güzel, daha eşit, daha adil, daha yaşanası, tüm canlıların mutlu olduğu bir dünyayı özlemek, düşünmek hayal etmek değil mi?..

Umudun, aşkın, sevginin, sevdanın, sevda türkülerinin, şiirlerin, şarkıların, aşkın resimlerini, yaşanmışlıkların, yaşanacakların resmini yapmayı seviyorum. Dünyanın en canlı renklerini seviyorum ve kullanıyorum. Hayatın tüm renkleri bir araya gelince nasıl bir estetik sergiliyorsa, ben de o estetiği, o uyumu, o heyecanı arıyorum resimlerimde.

Renklere, sevgiye, aşka, çocuklara, sanata, gökyüzüne merhaba diyor bu sergim. Yanan ve tekrar yeşerecek olan ormanlara, doğaya, hayatı aşkları ile güzelleştiren, her ne yaparsa aşk ile yapan tüm kadınlara, iyiliğe, dostluğa, kardeşliğe, barışa, yeryüzündeki güzelliklere merhaba diyor. Tüm bu anlattığım güzellikleri paylaştığım sergime tüm sanatseverleri bekliyorum. Aynı gökyüzü altında sanatla, iyilikle, sevgiyle, aşkla yaşamak…Ankara’da açacağım 26. kişisel sergim Gökyüzü Sanatsal İyilik Vakfında 18.12.2021 Cumartesi günü saat 18’de açılacak.

Sergi salonunu resimlerimle paylaşan Gökyüzü Sanatsal İyilik Vakfı ve Vakfın Başkanı, yüreği güzel, sevgili EMRAH İNCİLİ, can dostum sevgili NURAY İNCİLİ ve çalışmalarıma destek olan, halen sanat danışmalığı ve öğretmenliğini yaptığım FİKİR KOLEJİ ve ATİYE EĞİTİM KURUMLARI’na, resimlerimi, fotoğraflarımı, yazılarımı sizlerle her hafta paylaşmamı sağlayan ÇORUM HABER çalışanları ve sevgili MEHMET YOLYAPAR’a, benimle her daim heyecanımı paylaşan ilham kaynağıma, yanımda olan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.

Sergimin gelirinin bir bölümü SERÇEV yararına olacaktır. Sanat her yerde, her mekânda, her evde olsun dilleği ile.

Renklerle, sevgiyle, aşkla kalın.

ANKARA