Türkiye genelinde yerel seçimler yapılıyor. Fakat Türkiye’nin gözü İstanbul’da. Sanırsın tek seçim İstanbul’da yapılıyor. Biz de yazı başlığımızı bilinçle seçtik. Türkiye’nin İstanbul seçimi. Malum Reis zamanında “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” demişti. Yalan değil gerçekten de öyle.

Seçim düellosunun göstergesi, İstanbul seçim sonuçları olacak.

Ekrem İmamoğlu İstanbul’u kazanırsa kısa zamanda yenilmesi mümkün olmayan bir güç olacak. Yetmez, Erdoğan’ı üçüncü defa yenen lider olacak.

İstanbul’da yerel seçimi iktidar kaybederse ki öyle de gözüküyor, olağanüstü bir durum olmazsa, erken seçimin de kapıları kesinlikle aralanacak. İktidar mensupları koltuklarında rahat oturamayacak.

İstanbul seçimi aslında geçtiğimiz genel seçiminde tescili ve onayı, pekiştirmesi olacak.

Doğrusunu sorarsanız İmamoğlu mucizeler yaratıyor. Eli kolu bağlı bir başkan olmasına rağmen, iktidarın tüm engellemelerine, kumpaslarına rağmen, yüzünün akıyla ve hizmetleriyle seçimlere gidiyor. Siz öyle iki puan, üç puan önde söylemlerine inanmayın, İstanbul’da tüm rakiplerini açık ara geçecek.

Anlattıklarımız İstanbul’un görünen gerçeğidir. İmamoğlu’na siyaseten yakın olmanın methiyeleri değil. İmamoğlu’nun önlenemeyen yükselişi 2028’de yapılacak seçimlerde de doğal Cumhurbaşkanı adayı olmanın yollarını açıyor. Bu seçimleri kazanması ile Türkiye’nin bir numaralı insanı oluyor.

İktidarın bütün bakanlarının İstanbul’da seçim kampanyalarına katılmasına rağmen, Erdoğan’ın doğrudan katılmadığını ilgiyle izliyoruz. Tek sorun İmamoğlu’na yenildi dedirtmemek için. İmamoğlu meydan okuyor “Topunuz gelin.”

Oysa İmamoğlu, Murat Kurum’a karşı değil Erdoğan’a karşı bir kampanya yürütüyor. Rakibinin o olduğunu da herkes biliyor. Kurum, İmamoğlu karşısında çok orantısız kalıyor. Kıyas bile götürmez.

Daha geniş pencereden bakarsak aslında iktidar da, Murat Kurum da siyanürlü toprağın altında kaldı. İliç’te 9 işçimiz toprağın altında seçime gidildiği sürece Cumhur İttifakı’nın seçmenden bir ders alması lazım.

İliç’teki madencilerimizin cenazelerinin bile bulunamamasında, dağlarımızın, ovalarımızın Kanada’lı Anagold firmasına peşkeş çekilip delik-deşik edilmesinde, topraklarımızın, sularımızın zehirlenmesinde Murat Kurum’un da günahı vardır. Tuzla’da Toki’den ev sahibi yapacağız diye yüzlerce vatandaşın ahının alınmasında Murat Kurum’un payı vardır. İstanbul’u mahvedecek, Montrö Antlaşmasını tehlikeye düşürecek Kanal İstanbul Projesinde Murat Kurum’un onayı vardır.

Muhalefetin tüm beceriksizliğine ve miskinliğine rağmen, İmamoğlu kazanacak, zira aynen Gezi Olaylarında olduğu gibi halkın kendiliğinden bir muhalefeti söz konusudur. Halk o büyük ön sezisi ile başına geleceklerin ekonomideki yıkımın farkındadır. Cumhuriyeti erozyona uğratma çabalarının bilincindedir. İşte bu büyük önsezi ve halkın ittifakı, mevcut iktidarı dumura uğratacak. Aslında iktidar da bunun bilincinde, oyla seçimleri alma şansının kalmadığını biliyor “Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler yapmanın…Atı alıp Üsküdar’ı geçmenin” peşinde.

İstanbul’da seçim oluyor. İmamoğlu kazanıyor, daha doğrusu demokrasi güçleri kazanıyor. Tüm kumpas bentlerini yıkacak şekilde halkın büyük tepkisi ile kazanıyor.  Türkiye kazanıyor. Zira İmamoğlu tüm toplum kesimlerinden oy alabiliyor. İstanbul’u demokrasi güçleri kazanıyor, Ankara ve İzmir’i zaten muhalefet kazanıyor, şimdiden ülkemize hayırlısı olsun, İstanbul’un ve Türkiye’nin seçimi.