Değerli okuyucular, yazımın başlığı boşuna yazılmış bir hayal ürünü değildir. Türkiye’de büyük bir değişim yaşanıyor. Ülke kabuğunu çatlatıyor. 100 yıl önce yaşadığımız, ulusal kurtuluş savaşındaki güç ve ruh ülkeye hâkim olmaya başladı.

Şimdi ülkenin bütün renklerini birleştiren, bir lider var. Kendi deyimi ile kurduğu “Halil İbrahim Sofrası”na 84 milyon ülkemizin insanını davet ediyor. “Gelin birlikte üretip, birlikte üleşelim” diyor.

Bütün inanç gruplarına sevgi ve hoşgörü ile yaklaşıyor. Kollarını açmış, sağın bütün renlerini bir koluna almış, dindarı, milliyetçisi, liberali hepsi var. Fakat henüz sol kolunda tüm renklerin olduğu söylenemez, en kısa sürede TİP, TKP, Sol Parti, HDP… gibi partileri de kucaklayacağını umuyoruz.

Unutmayalım, bir kuş iki kanatla uçar. İki kanat sağlam değilse uçamaz, yaralıdır. Hem sağ, hem sol kanadı sağlama almadan, sağlıklı uçuş gerçekleşemez.

Misakı Milli sınırları içinde yaşayan her kişi, bu ülkenin seçkin bireyleridir. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Kılıçdaroğlu daha ilk günden 84 milyonun Cumhurbaşkanı olacağının işaretlerini verdi. Partili cumhurbaşkanı taraflıdır, dışlayıcıdır. Zaten o sancıları yaşıyoruz. Hedef demokratik parlamenter rejimdir. Cumhuriyetin kuruluş ayarlarıdır.

ORC araştırma grubunun Millet İttifakındaki krizden önce yaptığı araştırmaya göre, Kılıçdaroğlu 56,8 alırken, mevcut cumhurbaşkanı 43,2 alabiliyor. Krizin aşılmasının yarattığı iyimserlik havasını düşünün, başlangıçtaki açı daha da büyüyecektir. Hoşaf soğutmuyoruz, ülkede esen rüzgâra bakarsak, Kılıçdaroğlu’nun yüzde 65’ler boyutunda seçilmesi hayal değil.

Kılıçdaroğlu türlü saldırılara göğüs gerdi. Adalet için Ankara’dan, İstanbul’a tarihi yürüyüşünü yaptı, ayaklarına kan oturdu. Şimdi hazineyi soyanların, 418 milyar doların hesabını veremeyenlerin huzuru kaçtı. Televizyonlarda naklen ölüm tehditleri duyar olduk. Korkaklar ve “idarei maslahatçılar devrim yapamazlar” Şimdi o sağdan ve soldan milyonlarca insanın korumasındadır. “Bir kolunun altına aslanı, diğer kolunun altına ceylanı” alıp barış içinde yaşatan yüce bir duygu, elbette Türk toplumunun tüm kesimlerinde karşılık buluyor.

Dünyanın en çalışkan insanları bizim ülkemizde, ne var ki soğana muhtaç edildi. Hayvanları samana muhtaç edildi. Cumhuriyetin tüm birikimleri satıldı, şeker fabrikaları, çimento fabrikaları, kâğıt fabrikaları… Hepsi haraç mezat satıldı.

Üniversiteler kapatıldı, cehalet hortladı, kurumlar işlevsizleştirildi, ormanlarımız yandı, seyirci kaldık. 50 bine yakın insanımızın çoğu, depremde ihmalin, beceriksizliğin sonucu yok oldu. Tek adam ne derse o oldu.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile hem ülkede, hem dünyada iyimserlik rüzgârları esmeye başladı. Ülkemiz insanı tehlikenin farkına vardı. Kuşkusuz kötülüğü örgütleyenler, iyiliği örgütleyenlere yenilecektir. Bu karabasandan kurtulmak için, görünen gerçek ilk seçimlerde Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı oluyor.

Gözün aydın Türkiye, mutlu yarınlara.